Acunman İsmi Ne Demek? Acunman İsmi Nedir?
Dünyaca tanınmış kişi dünyaca tanınan bilinen kişi anlamındadır. Türkçe kökenli bir erkek ismidir.
Acunman İsmi Ne Demek? Acunman İsmi Nedir?
Dünyaca tanınmış kişi dünyaca tanınan bilinen kişi anlamındadır. Türkçe kökenli bir erkek ismidir.
Mancınık Ne Demek? Mancınık Nedir?
İlk olarak orta çağda kullanılan ve bu dönemde icat edildiği bilinen bir kuşatma-savunma aracıdır. Savaş aleti olarak da tanımlanan mancınık, ahşap sistem ile topu uzağa fırlatabilen sistemdir. İlerleyen dönemlerde geliştirilerek suda bile sönmeyen gerek ateşi de Bizanslılar tarafından ilk kez kullanılmıştır. Ahşap sistemin yanı sıra daha güçlü malzemeden yapılan mancınıklar da mevcuttur. Fırlatmak, atmak, göndermek gibi anlamlara da sahip olan ve Yunanca karşılığı da buna eş değer olan mancınık, bir savaş ürünüdür ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte son dönemlerde çok fazla popüler değildir ve ateşli silahların önüne geçmeyi başaramamıştır. Dönemin en etkili silahı odluğunu da detaylar arasında iletmek gerekiyor.
Her ikisinin de bazen geri dönüşü olabilir, ancak üreme yetisini başarıyla geri getirmek, çok nadir görülen bir durumdur. Bu nedenle, eğer kısırlaştırma yöntemini düşünüyorsanız, kalıcı olduğunu kabul etmelisiniz.
Tüp bağlatma: Tüp bağlatmada, fallop tüpler, yumurtalıktan salınmış olan bir yumurtanın fallop tüp yoluyla rahime ulaşmasını engellemek için, ya kesilir ya da kelepçelenir. Tüp bağlatma operasyonu, genellikle genel anestezi altında yapılır.
Operasyon için, karın bölgesinin ve pelvisin içini görüntülemek amacıyla, bir tür endoskop olan bir laparoskop kullanılır. Prosedürün en yaygın uygulanan türünde, göbek altından iki ufak delik açılır ve laparoskop, doktorun fallop tüpleri görebilmesi için, deliklerden birinden içeri doğru yerleştirilir. Fallop tüpleri kesmek veya kelepçelemek için de, cerrahi bir araçla ikinci delikten içeri girilir. Operasyon bitiminde delikler, dikilerek kapatılır.
Tüp bağlatma, aynı zamanda, laparoskop olmadan da, daha büyük bir delik açılarak yapılabilir; bu yöntem genellikle, daha önce bu bölgeden operasyon geçirmiş kadınlara uygulanır. Operasyondan sonra çoğu kadın, karın bölgesinde birkaç gün rahatsızlık hisseder. Operasyon, hamileliğe karşı doğrudan koruma sağlar; başka bir doğum kontrol yöntemine gerek yoktur.
Vasektomi: Vasektomide, ilişki esnasında boşaltılan spermin semene girişini engellemek için, testislerden penise sperm taşıyan sperm kanalı kesilir. Vasektomi, bir doktorun muayenehanesinde yaklaşık 20 dakikalık bir sürede yapılabilir; tüp bağlatmadan daha basit ve daha güvenlidir ve yalnızca lokal anestezi gerektirir. Doktor, önce testis torbasını elle muayene ederek sperm kanalının yerini tespit eder. Bölge uyuşturulur ve ve ufak bir yarık açılır. Sperm kanalı yarıktan dışarıya çıkarılarak kesilir ve kesik uçlar ya bağlanır ya da ısı uygulanarak kapatılır. Aynı işlem, diğer sperm kanalına da uygulanır ve operasyon bitiminde, yarık dikilerek kapatılır. Diğer bir tür vasektomi, ciltte yarık açmak yerine, ufak bir delikten içeri girilerek uygulanır.
Semeninizin içinde sperm kalmadığından emin olmak için, semen tamamen spermden arındırılana kadar 8 hafta boyunca iki test uygulanır. Bu süreçte, başka bir korunma yöntemi kullanmanız gerekir. Vasektomi, erkeğin, erekte olma, orgazma ulaşma veya boşalma yetilerini etkilemez.
Yapıldığı yer: Kol veya uyluğun dış kısmmın derisi, damar ve sinirden oldukça yoksun olduğu için deri altı enjektıonlan için tercihan kullanılırlar.
Teknik: Enjektion yapılacak yer tentürtiyot, alkol iyode veya her» hangi bîr antiseptik solüsyonla temizlenir. Ampuldeki ilaç enjektöre çekilir, havası boşaltılır… Enjekte edilen ilaç yağlı ise kaim çaplı iğne kullanılmalıdır. Enjektıon yapılacak deri sol elin baş ve işaret parmakları ile resimde görüldüğü gibi tutulur. Sağ eldeki enjektörün iğnesi soİ elle tutulmuş olan deri kabartısının alt kısmından batırılır ve 1-2 cm deri altında ilerletilir.
Piston geri çekilmek suretiyle herhangi bir damara girilip girilmediği kontrol edilir, ve sonra yavaş yavaş piston itilmek suretiyle enjektördeki ilaç deri altına zerk edilir, ilaç bitince enjektör süratle çekilir. Pikür yerine tekrar tentürdiyot sürülür.
Komplikasyon: Deri altı enjektıonlannm hiçbir komplikasyonu yoktur. Nadiren çok hassas şahıslarda senkop görülebilir. Enjektıon-ların hemen daima oturarak yapılması tercih edilmelidir.
Deri içi enjeksionu:
Yapıldığı yer: Derinin hemen her yerine yapılabilirsede tatbik sahası oldukça dardır.
Teknik: Bu iş için özel suretle hazırlanmış kısa iğneler kullanılır. Hazırlık bir evvelki gibi yapılır. İğne cilde adeta paralel bir vaziyette batırılır. İlaç zerk edildiği zaman deride küçük bir kabartı meydana gelir.
Komplikasyon: yoktur.
Kas içi enjeksion:
Yapıldığı yer: Kas içi enjektıon için en münasip yer gluteus kasıdır. Enjektıon yapılacak yer resimde görüldüğü gibi gluteusun 1/4 üst dış bölgesidir.
Teknik: Gluteusun 1/4 dış üst bölgesinde enjektıon yapılacak yere tentürdiyot veya benzeri antiseptik bir solüsyon sürülerek temizlik yapılır. Sol elin baş ve işaret parmakları ile deri gerginleştirilir. İlacı çekilmiş ve ucunda asgari 5-6 cm uzunlukta iğnesi bulunan enjektör, gergin deri kısmına dikine ve mümkünse bir hamlede süratle batırılır.
ve ilerletilir. İğne yeterince gluteusta ilerletilince piston geri çekilmek suretiyle damara girip girilmediği kontrol edilir. Böyle bir komplikas-yon yok ise ilaç yavaş yavaş zerk edilir. Enjektördeki ilaç bitince, enjektör iğnesi ile birlikte süratle geri çekilir. Pikür yerine tekrar tendür-tiyot veya benzeri sürülür.
Komplikasyon:
1 — Siyatik sinirin zedelenmesi: Yukarıda tarif edilen yere zerk yapıldığı takdirde böyle bir komplikasyon söz konusu olamaz.
2 — Damar içine ilaç zerki ve buna bağlı olaylar: İlacı zerk etmeden önce yapılan aspırasyon bu komplikasyonu önler.
3 — İlacın deri altına kaçması: Bazı ilaçlar deri altında nekrotik olaylara sebebiyet verirler. Böyle bir komplikasyonla karşılaşmamak için enjektör içinde çok küçük bir hava kabarcığı bulundurmak gerekir. Hava kabarcığı enjektıonun sonunda iğne içindeki bütün solüsyonun atılmasını sağlayacaktır.
4 — Senkop: Enjektıonun hasta oturur veya yatarken yapılması halinde genellikle böyle bir komplikasyonla karşılaşılmaz.
Damar içi enjeksion:
Yapıldığı yer: Genellikle yüzeyel venler ve münhasıran dirseğin ön kısmındaki venler, el sırtındaki venler ve ayak sırtındaki venlerdir.
Teknik: Kol dirsek üstünden lastik bir bant veya tansion aletinin manşonu ile sıkılır. Hastaya bu esnada elini açıp kapaması tavsiye edilir. Cilt dezenfekte edilir. Bu hareketi takiben damarların tebarüz ettiği müşahade edilir. Çok fazla beliren ve şiş olan venleri enjektion için tercih etmemiz gerekir. Bunlar iğnenin ucundan kolayca kaçarlar. Enjektör ilaçla doldurulur havası boşaltılır. Damarın üzerindeki deriye iğne meyilli olarak batırılır, iğnenin ucu damara temas edince bir sertlik hissedilir. Bu hissedilince damar sol elin iki parmağı ile tesbit edilmeğe çalışılır. Müteakiben iğne daha dik vaziyete getirilir ve damar bu safhada itilerek delinir. Damarın delinmesi ile iğnenin bir boşluğa düştüğü hissedilir. Bu his alınınca iğne tekrar yatık vaziyete getirilerek 1-3 mm daha ilerletilir. Aspire edilir. Kan gelmesi damarda bulunulduğuna delalet eder. Bu anda kolu sıkan bant gevşetilir. Piston yavaş yavaş itilerek enjektör muhteviyatı boşaltılır, bitince iğne çekilir ve cilde tentürdiyot veya benzeri sürülerek dirsek bükülür ve kısa bir süre böyle bırakılır.
Plasentada insülini parçalayan proteohtik sistemlerin varlığı ve plasental laktojenik hormon, prolaktin, progesteron ve kortizol gibi gebelikte salgısı artan insülin antagonisti hormonların etkisiyle sağlıklı bir gebelikte de vücudun insülin gereksinimi artar. Bu artan gereksinimi karşılamak için gerekli fazla insülin salgısının yapılamaması durumunda latent veya belirgin olabilen bir «gestasyonel diyabet» (gebelik diyabeti) gelişir. İnsüline bağımlı şekerli diyabeti olan kadınlarda da gebelikte insülin gereksinimi artar. Diyabetin kontrol altına alınması için daha yüksek dozlarda insülin verilmesi ve kan şekerinin normal düzeylerde kalması için hastanın özenle izlenmesi gerekir.
Maternal diyabetik durumun yarattığı patolojik metabolik ortam, fetusu önemli ölçüde etkiler. Annedeki hiperglisemi sonucu fetusta da kan şekeri yüksektir. Bu durum fetus pankreasının beta hücrelerinin uyarılmasına ve fazla insülin salgısına yol açar. Fetal hiperinsülinizm ve annedeki metabolik bozuklukların fetusa yansıması ile diyabetik anne çocuğunda makrosomi, hipoglisemi, hipokalsemi, hyalin membran hastalığı, hiperbilirubinemi, prematürelik, polisitemi, hiperviskozite, renal ven trombozu, sürrenal bezde kanama, kongenital anomaliler, kardiomiyo pati gibi önemli patolojik durumlar gelişir. Bunun sonucu olarak diyabetli annelerden doğan çocuklarda perinatal mortalite yüksektir. Ölü doğum olabilir. Önceleri canlı doğumlarda % 40 a varan ölüm oranı, günümüzde erken gebelikten başlayarak uygun tedavi ile kan şekeri normal
Düzeylerde tutulan ve 32. Gebelik haftasında hastaneye yatırılarak yakın izlemeye alman gebelerde % 25 oranlarına inmiştir.
Abd istatistiklerine göre diyabetli anne çocuklarının sıklığı 1000 gebelikte 34, gestasyonel diyabetli anne çocuklarının sıklığı ise %0.6 dır.
Patogenez
Diyabetli anne çocuklarında görülen birçok bozukluklar, anneden bazı substrâtların plasenta yoluyla çocuğa geçişi ile açıklanabilmektedir .
Normal gebelikte tok durumda insülin düzeyleri yüksektir. Gebelikte organizma fetusa sürekli enerji sağlayabilmek amacıyla besinlerle alman enerjinin daha kolay depolanmasını kolaylaştıran metabolik bir adaptasyon durumu gösterir (kolaylaştırılmış anabolizma durumu). Gebelikte ayrıca, açlık durumunda kan şekerinde hızlı bir azalma ye kan serbest yağ asitleri ve ketoz düzeyinde hızlı bir artma görülür. Bu özellik de fetusa sürekli enerji sağlayabilmek amacıyla annede yedek enerjinin çabuk mobilize olmasını sağlayan ve «açlığa hızlandırılmış tepki» olarak adlandırılan fizyolojik bir adaptasyon mekanizmasıdır.
Diyabetik organizmada insülin eksikliği nedeniyle «kolaylaştırılmış anabolizma» durumu oluşamaz. Glükoz kullanılmadığı için organizma açlık durumundadır. Açlığa hızlandırılmış tepki normal gebelerden çok daha belirgindir. Bunun sonucu olarak hiperglisemiye karşın anne kanında aminoasit ve serbest yağ asit düzeyleri yüksektir.