Wassup Ne Demek? Wassup Nedir?

İngilizce kökenli wassup kelimesi what’s up ifadesinin başka bir şekilde kullanımıdır. wassup kelimesi what’s up gibi naber anlamına karşılık gelir. Bu tarzda bir naber ifadesi sadece samimi insanlar arasında kullanılan yada laçka kişiler tarafından herkese söylenen bir ifadedir. Bu kelimeye wazzap şeklinde de rastlayabilirsiniz.

  • Bu kelime özellikle Korkunç Bir Film serisinde ki maskeli karakterin bir telefon görüşmesinde suratını da ekşiterek kullanmasıyla bir çok kimse tarafından bilinir hale geldi. Bu replik filmin yayınlandığı her yerde en çok gülünen sahnelerden bir oldu.

En Üstün 15 Antibiyotik Bitki

Ben bu listeye örtüşen üç kriteri kullanarak ulaştım: Halk tıbbında kullanım süreci ve tipi, modern klinik uygulamadaki yararları, ve modern bilimsel çalışmaların sonuçları: invitro (tüp deneyleri), invivo(canlılar üzerindeki deneyler) ve insanlar üzerindeki çalışmalar.Böylece, bu bitkiler tarih boyunca güçlü iyileştiriciler olarak kabul görmüşler, modern uygulayıcılar arasında güvenilir iyileştirici etkenler olarak kabul görürler ve sıkı bilimsel çalışmalar onların bakterilere karşı potansiyel etkinliğe sahip olduklarını göstermiştir.Örneğin, ekinaka tentüründe “60 derece alkolde 1:5 bir karışım hazırlayın.”

En Güçlü 15 Antibiyotik BitkiAdaçayı

Akasya
Altınmühür
Ardıç
Bal
Ekinaka
öreypfrut
Kriptolepsis
Meyan
Okaliptüs
Pelin
Sarımsak
Sarısabır
Usnea
Zencefil

KARDEŞKANI

Calamus draco Willd. (Syn: Daemonorops dra-co Blume) (Palmae) isimli palmiyeden elde edilen bir rezindir. Bu bitki Doğu Hint adalarında yetiştirilmektedir. Drog kırmızı renkli, kolaylıkla kırüabilen çubuklar veya taneler halindedir.

Rezin, organik asitler, flavan türevi boyar maddeler taşır. Eskiden kabız ve antiseptik olarak haricen ve dahilen kullanılırdı. Bugün bilhassa cila endüstrisinde boyar madde olarak kullanılmaktadır..,

Diğer isimler: İkikardeşkanı (5).

Ürolitiasis (üriner taş)

Taşların Kompozisyonu:
• Kalsiyum oksalat (%75-80)
• Triple fosfatlar (%15); magnezyum amonyum fos­fat taşları
• Ürik asit (%5)
• Sistinüri ve oksalosizde oluşan taşlar.

Etiyoloji

• Akkiz: idrar yolları obstrüksiyonların sonucu olarak persistan idrar yolu infeksiyonu, idrar volümünde azalma, (düşük sıvı alımı ve aşırı terleme)
• Kalıtsal: pirmer metabolik bozukluklar örnek; sistinüri, ksantinüri

Taş oluşumunun mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır ama idrarda aşırı solit bulunması veya idrarda azalmış solut çözünürlüğünün bulun­ması neden olarak düşünülüyor, (primer olarak metabolit artışı veya staz) (peristan anormal idrar PH’İ).
Taşlar büyüklük olarak büyük farklar gösterir; kum tanesinden büyük yuvarlak taşlara kadar değişir, büyüklüğü “Staghorn (boynuzsu) taşlar tüm renal peivisi ve kaliksleri doldurur. Kalsiyum depozitleri tüm renal parankim boyunca yaygın olabilir bu durum nefrokalsinozise neden olur.

Klinik Görünümü:
• Bulantı ve kusma ile beraber olan renal kolik; küçük taşların üreter boyunca ilerlemesi sonucu oluşur.
• Ağır derecede böğür ağrısı; böbrekte taş bulun­masına bağlıdır.
• Stangüri (geçmeyecek olanı geçecekmiş gibi his­setmek) mesanedeki taştan kaynaklanır.
• Rekürren ve tedavisi güç olan idrar yolu infeksi­yonu, hematüri veya böbrek yetmezliği.
Bazen bu durum asemptomatiktir ve başka bir hastalıktan dolayı yapılan radyolojik inceleme sonu­cu anlaşılabilir.

Tedavi; yatak istirahatı, ağrı bölgesine sıcak uygu­lama ve analjeziklerle sağlanır.

Küçük taşlar (

Addison hastalığı

Böbreküstü bezi yetmezliği böbreküstü bezlerinin işlevlerinde yavaşlamayı anlatan bir terimdir. Bu durumda aldosteron, kortizol, cinsel hormonlar, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların üretimi yetersiz kalır. Bazen bu hormonlardan bazısındaki eksiklikle bazısındaki artış birlikte görülür, ama bu tür olgulara çok ender rastlanır. Çeşitli böbreküstü bezi hormonlarının ana maddesi kolesteroldür. Bu ana madde bir dizi kimyasal tepkime sonucunda hormona dönüşür. Kimyasal tepkimeler için gerekli enzimlerden birinin eksikliği, bütün üretim zincirinin durmasına ve son ürünün, yani hormonun yapılamamasına yol açar.

Olguların büyük bölümünde hastalık böbreküstü bezi kabuğunun her üç katmanına da yerleştiğinden böbreküstü bezi yetmezliği genel bir hormon eksikliği olarak ortaya çıkar.

NEDENLERİ

Olguların yüzde 70-80 ine Koch basilinin etken olduğu böbreküstü bezi veremi yol açar. Hastalık belirtilerinin görülebildiği ilerlemiş olgularda böbreküstü bezleri belli bir biçimden yoksun, san-gri renkli ve peynirimsi yapıda iki torbacık halini almıştır. Hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için veremin yol açtığı doku yıkımına bağlı bu yapı bozulmalarının böbreküstü bezlerinin yüzde 90 ma yayılması gerekir. Bundan da anlaşılacağı gibi böbreküstü bezlerinin yedek üretim kapasitesi çok geniştir. Bez dokusunun yaklaşık yüzde l0u sağlam kaldığı sürece yetmezlik belirtileri yalnız vücudun yüksek düzeyde hormona gereksinim duyduğu anlarda ortaya çıkar. Bu gibi durumlarda böbreküstü bezleri organizmanın birden artan hormon gereksinimini karşılayamaz.

Böbreküstü bezlerinde verem akciğerlerdeki enfeksiyonu izleyen ikincil bir odak olarak belirir. Veremin yanı sıra kronik enfeksiyon hastalıkları, frengi, böbreküstü bezi tümörleri, bu doku hücrelerini yaygın yıkıma uğratan kloroform ve salvarsan gibi zehirli maddeler ve böbreküstü bezlerini besleyen damarların tıkanması da böbreküstü bezi yetmezliğine yol açabilir.

Bazen sorun başka nedenlerden de kaynaklanabilir. Bu durumlarda hastalığın kökeni vücudun daha yukarısında yer alan merkezlerdir. Örneğin, etken beynin hipotalamus bölgesinde üretilen ve hipofiz bezini adrenokortikotrop hormon (ACTH) salgılamaya iten serbestleştirici faktör eksikliği olabilir. Hipofizin ACTH salgılayamaması böbreküstü bezlerinde doku gerilemesine yol açar ve böbreküstü bezi yetmezliğiyle sonuçlanır.

BELİRTİLERİ

Addison hastalığı ya da hipoadrenalizm adıyla bilinen böbreküstü bezi yetmezliğinin ilk belirtisi aşırı yorgunluktur. Hasta bitkinlik duyar ve ilerlemiş olgularda yataktan kalkıp yürüyecek gücü kendinde bulamaz. Gittikçe zayıflar. Tansiyonu sürekli düşük kalır. Hastalığın bütün bunlardan daha tipik belirtisi ise deri renginin koyulaşmasıdır (melanodermi). Deri özellikle yüz, el ve kollarda koyu, bronz bir renk alır. Elin üstündeki deri koyulaşarak pembemsi avuç içiyle belirgin bir karşıtlık oluşturur. Meme başları ve varsa yara izleri siyaha çalan koyu kahverengiye döner. Dişetleri, yanaklar ve üreme organlarında koyu renkli lekeler belirir. Erkeklerde cinsel güçsüzlük, kadınlarda adet düzensizlikleriyle birlikte özellikle koltukaltı ve dış üreme organları çevresinde kil dökülmesi hastalığın öbür belirtileridir.

Şimdi bu hastalıkta eksikliği duyulan hormonların yukarıda sıralanan belirtilere nasıl yol açtığına bakalım. Yorgunluk ve düşük tansiyon birbiriyle yakından ilgilidir. Her ikisi de su ve sodyumun böbrekler yoluyla dışarı atılmasını denetleyen aldosteron hormonunun eksikliğinden kaynaklanır. Aldosteron eksikliği nedeniyle su ve sodyumun boşaltım sisteminden dışarı atılması denetlenemeyen su kaybına, dolayısıyla da dolaşımdaki kan miktarının azalmasına ve tansiyonun düşmesine yol açar. Kilo kaybı bu bozukluğa ek olarak kortizol eksikliğiyle de ilgilidir. Kortizolun başlıca görevi proteinleri şekere dönüştürerek hücrelere enerji sağlamaktır. Addison hastalarında kortizol eksikliği nedeniyle kan şekeri normal düzeyin altına düşer. Bu durum bütün organizmayı olumsuz etkiler; hastanın yorgunluk duymasına da yol açar.

Deri renginin koyulaşması böbreküstü bezlerinin dışında gelişen bir belirtidir. Bu bezlerdeki işlev yetersizliği nedeniyle kanda kortizol miktarının azalması ön hipofizin sürekli uyarılarak aşırı ACTH salgılamasına yol açar. Aynı süreçte hipofizin orta lobu da etkilenerek, fizyolojik denge durumunda çok az önem taşıyan melanosit uyarıcı hormonu (MSH) salgılar. Bu hormon deri hücrelerindeki melanin adlı koyu renkli pigmentin artmasına ve deri renginin koyulaşmasına neden olur. Cinsel organlarla ilgili bozukluklar ve kıl dökülmeleri ise böbreküstü bezlerince salgılanan cinsel hormonların eksikliğinden kaynaklanır.