Ensest Ne Demek? Ensest Nedir?

Ensest ne demek? Ensest nedir?

Fransızca kökenli ensest kelimesi Türkçede aile içi cinsel ilişki anlamına karşılık gelir. Bu ilişki durumu genellikle cinsel taciz ve tecavüz şeklinde gelişir. Özellikle küçük yaşta çocuklar bu durumun en büyük mağdurları arasındadır. Bu mağduriyet durumunu yaşatanlar çoğunlukla ikinci dereceden akrabalar olabileceği gibi baba, anne, kardeş gibi aile içerisinde ki kişilerde olabilir. Ensest ilişki toplum tarafından en çok kabul edilemeyen durumlardan biridir. Türkiye’de de bu tür olaylar gerçekleşmiştir ve her duyulduğunda birinci gündem haline gelmiştir.

Selülit ve Erizipel ( Yılancık )

sle

SEMPTOMLAR
Her iki enfeksiyon da birkaç saatte ya da günde derinin kızarmasına, dokunmaya karşı hassaslaşmasına ve ciltte yanma hissi oluşmasına neden olur. Aynı zamanda, kendi­nizi genel olarak hasta hissede­bilir ve ateşlenebilirsiniz; titreme görülebilir; enfeksiyon bölgesi yakınındaki lenf bezleri şişebilir ve kızaran bölgeden bu bölgeye yakın, şişmiş lenf bezlerine doğru uzanan kırmızı çizgiler oluşabilir.Selülit genellikle bacaklarda görülür ve sıklıkla deride çatlak­lara neden olarak deri yüzeyinde yaşayan bakterilerin daha kolayca enfeksiyona neden olabilecekleri derinin alt tabakalanna ulaşmalanna olanak sağlar. Bazen ayak derisindeki çatlaklar, bacaklarda selülit oluşmasına neden olur.

Selülitte genellikle olağan dışı bir sertleşme ve kalınlaşma hissi uyandıran geniş bir kırmızılaşmış alan görülür. Genellikle, kırmızı­laşmış alan içinde selülite uzanan çatlağı görebilirsiniz.
Erizipel (yılancık) genel­likle üç yerde görülür. Genellikle burun kemiğinde başlar; yanağın üst kısmında yayılır ve yüzün bir tarafında gözün şişmesine neden olur. Meme kanseri nedeniyle geçirilen radikal mastektomi (memenin ameliyatla alınması) sonrasında kol gibi lenf damarla-nnın kesildiği vücudun herhangi bir bölgesinde de görülebilir. Son olarak da, kalp ameliyatı nedeniyle bacağından damar alınan insan­larda olduğu gibi, damarların kesil­diği bölgelerde görülebilir. Son değinilen türdeki erizepel genel­likle selülitle kanştırılır.Erizipelde (selülittekinin tersine) genellikle birbiriyle bağlantısı olmayan farklı birkaç kırmızı yama görülür ancak bu yamalar selülitte olduğu gibi kabarık değildir.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Selülit ya da erizipelinizin olduğundan şüphelenirseniz, hemen doktorunuzu arayınız. Bu sağlık sorunlarına neden olan bakterileri (genellikle streptekok ya da stafilokok) öldürmek için antibi­yotikle yapılan tedavi, enfeksiyonu iyileştirir. Ama tedavi geciktiri­lirse, iyileşme daha uzun bir zaman alır. Genellikle hastanede yatarak tedavi gerekmez. Bacakta görülen selülit tedavisi süresince enfeksiyon kapmış olan bacak havada tutulma­lıdır. Doktorlar bazen enfeksiyon kapmış ayağınızı, yürüyebilesiniz diye tekerlikli bir çubuğa tuttu­rulmuş bir askı yardımıyla havada tutmanızı önerebilirler.

URINER SİSTEM İNFEKSÎYONLARI

TANIMLAR

Üriner sistem infeksiyonu BAKTERİÜRİ’ye neden olur. Bakteriüri santrifüj edilmemiş idrarın ml’sinde 100 000 veya daha fazla bakteri olması halidir. Bakteriüri ile birlikte klinik bulguları yok ise ASEMPTOMATİK BAKTERİÜRİ; semptomlar var ise ÜRİNER SİSTEM İNFEKSİYONU tanımlan kullanılır. İnfeksiyon mesane ve üretrada lokalize ise ALT ÜRİNER SİSTEM İNFEKSİYONU, üreterler ve böbreklere yayılmış ise ÜST ÜRİNER SİSTEM İNFEKSİYONU adını alır. Üriner sistem infeksiyonu klinik bulgu-lan olduğu halde bakteriüri olmaması halinde de AKUT ÜRETRAL SENDROM (Abakterik disüri) tanımı kullanılır.

Üriner sistem infeksiyonlan ilk kez ya da tekrarlayıcı olabilir. Tekrar edenler:

1.  Relaps: Üriner sistem infeksiyonunun tedavi edildikten sonra aynı bakteri ile tekrar meydana gelmesidir. Genellikle üst üriner sistem infeksiyonlarından sonra olur.

2.  Reinfeksiyon: infeksiyonunun tedavi edildikten sonra başka bir bakteri ile yeniden gelişmesi halidir. Genellikle alt üriner sistem infeksiyonlanndan sonra meydana gelir.

Altı ay içerisinde 3 kez ya da daha fazla üriner sistem infeksiyonu meydana geliyor ise buna REKÜRRENT ÜRİNER SİSTEM İNFEKSİYONU denir. Bu tür infeksiyonu olan kişilerde genellikle

bu duruma predispozlsyon sağlayan anatomik ya da fonksiyonel bir bozukluk mevcuttur.

GÜL ÇİÇEĞİ

Rosa gallica L. (Rosaceae) türünün tomurcuk halinde iken toplanıp gölgede kurutulmuş çiçekleridir. Bu gül türünün birçok bahçe formu (yalınkat veya katmerli) memleketimizde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.

Dış görünüş: Çiçek tomurcuklan veya petaller-den ibarettir. Koyu kırmızı renkli ve özel gül kokuludur.

Bileşim: Uçucu yağ ve tanen (% 15) taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Kabız bir etkiye sahiptir. Dahilen (çay halinde) bilhassa çocuklarda kabız olarak kullanılır. Haricen gargara halinde boğaz hastalıklarına karşı verilmektedir. Zehirli bileşikler taşımadığı için tehlikesizce kullanılabilir.

Gül çiçeği ve şeker ile hazırlanan, macun kıvamındaki bir gül reçeli eskiden Mısır çarşısı aktarlarında “Gülbeşeker”-ismi altında satılır ve kuvvet verici olarak kullanılırdı.

Bu drog halen Türkiye’de elde edilmemektedir. İran’dan getirilen gül kurusu Doğu illerinde (Gaziantep, Erzurum) aktarlarda satılmaktadır.

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 2), günde 2-3 bardak içilir.

Türkiyede 25 kadar yabani gül türü bulunmaktadır. Bunlar bitki sistematiği yönünden iyi bir şekilde incelenmiştir (1). Buna karşılık bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, çiçeklerinden uçucu yağ elde edilen veya reçel yapılan kültür varyete ve melezleri henüz botanik özellikleri ve uçucu yağlan bakımından incelenmemiştir. Türkiyede süs bitkisi olarak bilhassa aşağıdaki türlerin kültür varyete ve melezleri yetiştirilmektedir.

R. alba L. (Beyaz gül, Sakız gülü), R. banksiae Ait. f. (Menekşe gülü), R. centifolia L. (Van gülü, Sadberk gülü, Katkatı gülü), R. damascena Miller (Kırmızı gül, Şam gülü), R. gallica L. (Frenk gülü) ve R. mosehata J. Herrmann (Misk gülü)

GÜLYAĞÎ (Oleum Rosae): R. damascena Miller yar. trigintipetala (Dieck) Keller (İsparta gülü, Şam gülü, Yağ gülü) türünün taze çiçeklerinden su buharı distilasyonu ile elde edilen bir uçucu yağdır (2-6). Bu tür çok dikenli, az katmerli ve pembe çiçekli bir bitkidir (Resim : 80). Melez bir tür olup hakiki vatanı ve kökeni tam olarak bilinmemekte

1- Mandenova, İ.P.: A revision of Rosa in Turkey – Notes R.B.G. Edinb. 30: 327 (1970).

Bült.4:8(1990). 3- Bonkowski, C: De la fabrication de i’essence de rose en Asİe Mineure-Revue Medico – pharmaceutique 1: 53 (1888).

Güler: Essentia] Oils for Perfumery and Flavours 54, İstanbul (1993).

5 – Baytop, T. and Başer, K.H.C: On essential oils and aromatic waters used as medicine in İstanbul between 17îh and 19th

centuries – K.H.C. Başer (ed.): Flavours, Fragrances and Essential Oiis 2: 99 (I995J.

6 – ‘Başer, K.H.C: Turkish rose oil – Perfum. Flav. 17: 46 (1992).

dir. Batı Anadolu bölgesinde (İsparta, Burdur) güi-yağı elde etmek için yetiştirilmektedir (1-17).

Gülyağı ticareti Osmanlı İmparatorluğu döneminde oldukça önem kazanmıştır. Gülyağı miktarını arttırmak için gül yetiştiriciliği teşvik edilmiş, birçok bölgelerde (Diyarbakır, Trabzon, Adana, Kastamonu, Edirne, Aydın, Bursa, Konya, Ankara gibi) bedelsiz gül fidanı dağıtımı yapılmıştır (8). Buna karşılık üretici elinde yeterli miktarda kaliteli imbik bulunmaması nedeniyle başarılı bir sonuç abnamamamıştır.

Su buharı distilasyonu ile gülyağı elde etmek için memleketimizde aşağıdaki iki usul kullanılmaktadır (İ, 2,7, 8).:

1  – Gül çiçekleri 75-100 litrelik bakır imbiklerde su ile açık.ateş üzerinde kaynatılır (Resim: 81). Elde edilen distilasyon ürünü tekrar distile edilir ve ayrılan gül yağı alınır. Bu usul ile elde edilen yağa “köylü tipi” ismi verilir, ikinci kaliteli bir üründür. Bu tip gül yağının elde edilişi gittikçe azalmaktadır.

2 – Gül çiçekleri, su buharı ile ısıtılan, çift çeperli distüasyon kazanlarında (2000 litrelik) distile edilir ve ayrılan gül yağı alınır. Bu yöntem ile elde edilen yağa “fabrika tipi” ismi verilmektedir. Birinci kalite bir üründür. İsparta ve Keçiborlu bölgesinde kooperatif veya özel teşebbüse ait olmak üzere, fabrika tipi yağ elde eden, 10 kadar tesis bulunmaktadır. .

, Su buharı distillasyonu ile ortalama olarak

3500-4000 kg çiçekten 1 kg gülyağı elde edilmektedir.

Gülyağı (gül esansı) soluk san renkli, gül kokulu ve keskin lezzetli bir sıvıdır. İçinde kokulu madde olarak bilhassa geraniol ve sitronellol bulunmaktadır (8, 10).

Koku verici olarak kullanılıp, Türkiyenin bir dışsatım ürünüdür. Eskiden ticarette ‘Türk geranium esansı” ismiyle de tanınmaktaydı.

Diğer isimler: İnce gülyağı, Itırşahi yağı.