Egzersizlerin Uyardığı Astımın Tedavisi

Egzersizin uyadığı astım krizlerini önlemek için, sıcak ve nemli hava solumak gereklidir. Soğuk mevsimlerde ve allerji sezonunda, ısıtılmış havuz ve jimnastik salonlarını tercih ediniz; kapalı alışveriş merkezlerinde gezinin ve egzersizlerinizi evde yapın. Bunlara ek olarak aşağıdaki ilaçları da alın;

Kortikosteroid inhaiasyonu Astım hastası olanlar, kortikosteroid inhaiasyonu ile egzersizlerin uyardığı krizleri elimine ederler ve azaltırlar. Bunun yanında, kortikosteroid inhalasyonunu egzersiz başlamadan önce yapmak (düzenli olarak yapmadıkça) yardımcı olmaz.

Beta2 agonisti inhaiasyonu Egzersiz başlamadan 15 dakika önce, albuterol inhaiasyonu yapın.
Kromil sodyum ve nedokromil Bu ilaçlardan birini egzersize başlamadan 15 dakika önce alın.

Montelukast Günde bir kere lökotrien antagonist montelukast almak, birçok kişiye rahatlama verse de herkeste bu etkiyi yaratmaz.

Hergün dışarda egzersiz yapmak zorunda olanlar için (astımlı çocıkların gerçeği budur), albuterol, kromolin, ya da nedokromil tedavilerinin tekrar edilmesi yararlı olacaktır. Bunu yapmakta güçlük çekilirse, montelu­kast veya uzun etkili beta2 agonist salmaterol kullanımı tercih edilmelidir.

Akciğer Nakli

Bütün organ nakilleri gibi, sağlıklı donörlerin dokuları az bulunur ve çok değerlidir. Bu sebeplerden ötürü, akciğer nakli sedece başka yaşama şansı kalmayan ve ameliyatın fiziki ve ruhsal sıkıntılarına katlanacak, ayrıca sonraki iyileşme sürecinin sıkıntılarını taşıya­bilecek kadar sağlıklı kişilere yapılabilir. Nakil için aday olabilecek genç yetişkinler içinde kistik fibroz, anfizem, primer akciğer hipertansiyonu veya akciğer doku içi hastalıkları olanlar vardır.

sigara1(1)

Akciğer nakli için en büyük sorun, sağlıklı bir donörün bulunmasıdır. Akciğer hiç hasta olmamış (çok nadirdir) olmalı; ancak nakledilen kişinin ölçüsü, kan grubu ve dokusuyla uyuşmak zorundadır.
Ameliyat kendi risklerini taşır. Göğüste büyük bir keşi yapılması gereklidir. Kesinin tipi, tek ciğer, her iki ciğer ya da akciğer ve kalp naklinin bir arada olmasına bağlı olarak değişir. Bazıları, ameliyat sırasında kalp-akciğer makinesine bağlanır. Bu dev ameliyatın iyileşme süreci aylar sürer, ve akciğerin tüm vücudun çalışmasında yaşamsal bir önemi olmasından dolayı, yakın takip ve destekleyici tedaviler gerektirir.

Komplikasyonlar içinde, hava yolları tıkanması ve enfeksiyonu, organın reddedilmesi (nakledilen kişinin bağışıklı sistemi tarafından nakledilen yabancı akciğere karşı bir atak) vardır. Son yıllarda ameliyatın mutlak başarı oranı kanıtlanmıştır, ancak oraganın reddedilmesi hâlâ büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Nakledilen organın reddedilmesinin önlenmesi için, bağışıklık sistemini koruyucu ilaçlar hayat boyu uygulanır.

Suni Solunum Cihazı

Tüplerin uzun süre kalması gerekiyorsa, nefes borusunda yapılacak bir ameliyat ile tüpler, açılan delikten nefes borusuna yerleştirilir.Tüpün sokulmasından sonra, doktorunuz, verilen oksijen miktarının ayarlamasını, akciğerlerin şişme basıncını ve verilen havanın basıncının ayarlamasını yapar-solunumun hassas dengesi için gerekli olan her şey.

Suni solunum cihazı kullanmak hayat kurtarabilir; vücuda iyileşme ve mekanik bir destek olmadan solunum yeteneğini yeniden kazandırır. Bununla beraber, ciddi kronik rahatsıkları olanlarda, suni solunum cihazı, yoğun bakım ünitesinde, yaşamı, hayatta kalma umudu olmadan veya hayatta kalma şansı olsa dahi, anlamlı yaşam umudu olmadan, sadece birkaç gün ya da hafta uzatabilir. Aile fertleri suni solunum cihazı kullanma kararının verilmesi konusunda zor ve sancılı bir durumda kalırlar.
Siz ya da bir yakınınızın ciddi bir kronik rahatsızlığı varsa, suni solunumla ilgili duygularınızı şimdiden tartışmanız gerekmektedir-ihtiyaç doğmadan önce. Doktorunuza şu soruları sorun:

suni-solunum-cihazi-olmayinca-genc-kadin-600_o

■ Hangi koşullar altında bana suni solunum cihazı önereceksiniz?
■ Böyle bir durumda, suni solunum cihazı kompli-kasyonun tedavisinde başarılı olur mu ve makul bir zaman sonra yeniden bağımsız solunum yapabilir miyim?
■ Solunum cihazı kullanmanın riskleri (hastalığa bağlı) nelerdir?

Sizin ya da yakınınızın solunum cihazı kullanmanıza gerek olmadığını düşünüyorsanız, bu düşünceleri­nizi doktorunuza ve ailenize bir yaşama iradesi hazırlayarak iletin. Bu belge, solunum cihazı kullanma ya da kullanmama konusunda aile bireyle­rinin zor kararlar almasını engeller.

Hodgkin Hastalığı

Hodgkin hastalığı, tedavi ve hastalık seyrini belirlemek için tiplerine göre sınıflandırılır ve evrelere ayrılır. Biyopsi örneğinin mikroskop altında nasıl göründüğüne göre sınıflandırılan dört tip Hodgkin hastalığı vardır.

Nodüler skleroz (tip) Hodgkin hastalarının %80’i kadarında bu tip görülür ve genellikle genç kadınları etkiler. En sıklıkla boyun ve göğüs alanını (kalbin yanında akciğerler arasındaki bölgede bulunan timus (özden), lenf bezleri ve bağ dokuları kapsar) etkiler. Prognoz, genellikle oldukça iyidir.

Lenfositten zengin (tip) Biyopsi örneğinde görülen hücrelerin çoğunluğu, normal görünümlü lenfositlerdir. En ender görülen fakat prognozu en iyi olan tiptir.

Karma (mixt) sellüler (tip)
Çoğunlukla erkeklerde gelişen yaygın bir lenfomadır ve Hodgkin hastalığının üçüncü en yaygın tipidir. Prognoz, iyicedir.

Lenfositten fakir (tip) Bu nadir tip, bezde normal beyaz kan hücrelerinin eksikliği ve birçok anormal hücrenin varlığı ile karakterizedir. Prognozun en kötü olduğu tiptir. Teşhis sırasında hastalık genellikle yayılmıştır.

SEMPTOMLAR
Hodgkin hastalığının seyri genellikle erken teşhis ve tedavi ile büyük oranda iyileşir (düzelir). Aşağıdaki semptomlardan birini yaşarsanız, hemen doktorunuzu görünüz:

Koltuk altı, boyun ya da kasıkta ağrısız, şiş bezler; raş (döküntü) olmaksızın sürekli kaşıntı yapan cilt; diyet (perhiz) yapmadan kilo kaybı ya da sürekli halsizlik. Doktorunuz, başka testlere gerek olup olmadığını değerlendirecektir.

EVRELER
Size Hodgkin hastalığı teşhisi konulduğunda, hematologunuz röntgen ve bilgisayarlı tomografi taramalarınızı inceleyecek ve genellikle, kanser hücreleri içeren lenf bezlerini belirleyen ve galyum taraması olarak adlandırılan bir test isteyecektir.

Bazı vakalarda, abdominal (karın bölgesinde bulunan) lenf bezlerinde ve dalakta kar.ser hücrelerinin olup olmadığını belirlemek için cerrahi gerekir. Bu bilgi; uygulanacak olan tedavi türünü, farklı kemoterapi kombinasyonlarını ve radyoterapiye gerek olup olmadığını gösteren hastalık evresinin belirlenmesi için önemlidir. Bu testler, tedavinizin gidişatını değerlendirmek için periyodik olarak tekrarlanır.

Evre I Kanser, tek lenf nodu (düğümü) bölgesiyle sınırlıdır. Evre II Diyaframın (göğsü karından ayıran kas yumağı) aynı tarafında iki ya da daha fazla lenf nodu (düğümü) bölgesinde kanser gelişir.

Evre HL Kanser, diyaframın her iki tarafındaki lenf nodu (düğümü) bölgelerine, göğüs ve karındakiler gibi, yayılmıştır ve dalağa yayılmış ya da yayılmamış olabilir. Evre IV Kanser, kemik iliği ya da karaciğer gibi lenfatik sistem dışındaki organlara yayılmıştır ve yakındaki lenf bezlerine de yayılmış olabilir ya da olmayabilir.

Göreceğiniz tedavi türü, sizin durumunuza göre özel olarak düzenlenecektir. Hematologlar, hastalığın evresini belirleme konusunda çok dikkatli davranmakta; bazen evreyi en doğru şekilde belirlemek için cerrahi kullanmaktadırlar.

Evre I ya da II aşamasında teşhis ve tedavi edilen Hodgkin hastalığına yakalanmış olan kişilerin %80 O a %90’ı tamamen iyileşir. İlerlemiş kanser hastası olan kişilerin bile S iyi prognozu vardır. Tedaviden 10 yıl sonra, iyileşmiş (hastalıktan kurtulmuş) olan kişilerin °/650 ila %80’ı sağlıklı kalır (bu hastalığa tekrar yakalanmaz).

Radyasyon terapisi; hastalığın erken, az ilerlemiş evrelerinde ya da kanser üst bedeni etkilendiğinde yalnız başına uygulanabilir. Kemoterapi yalnız başına ya da radyasyon terapisi ile birlikte kullanılabilir. Kemoterapi genellikle, kanserin vücudun birçok bölgesine yayılmış olduğu daha ileri vakalarda reçete edilir.

Her iki tedavi türünden sonra da başka bir kemoterapi türü ile tedavi edilebilen yinelemeler (nüksler) meydana gelebilir. Bu işe yaramazsa, bir kemik iliği nakli ya da kök hücre nakli yapılabilir.

Hodgkin Olmayan (Dışı) Lenfomalar

Farklı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma türleri; düşük, orta ve yüksek gradiı olmak üzere anormal hücrelerin boyutuna, tipine ve yapısına (paternine) göre sınıflandırılır. Bunlar, mikroskop altında ve hücrelerin yüzeyindeki kimyasalları belirleyip boyayan testler ile gözlemlenebilir.

Düşük gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfomanın, yüksek gradlı Hodgkin olmayan (dışı) lenfomanınkinden daha yüksek bir hayatta kalma oranı (insanların %75’i düşük gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma tanısından sonra 5 yıl yaşar) vardır. Düşük gradiı tip yavaş gelişir ve semptomlara neden olmayabilir. Doktorunuz başlangıçta sizi periyodik olarak kontrol (muayene) eder fakat semptomlar görülünceye kadar tedavi uygulamaz.

Orta Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma, en yaygın türdür ve tüm vakalann %65’ini oluşturur. Tüm yaş gruplarını etkiler; görülme sıklığı, büyük ölçüde immunodefisiter akiz sendromlu (AİDS) kişilerde yaygın olduğundan hızla artmaktadır.

Orta Hodgkin olmayan (dışı) lenfoması olan kişilerin hemen hemen yarısı, tedavi olmaksızın iyileştirilebilir. Ancak, tedavi tam bir remisyon (duraksama) yaratmazsa, ortalama hayatta kalma süresi 18 aydan kısa bir süreye düşer.

Yüksek gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma nadirdir (bu hastalığa yakalanmış olan kişilerin %5’in daha azını etkiler) ve genellikle çocuklar ile genç yetişkinleri etkiler. Üç alt türü; genellikle genç erkekleri hedef alan lenfoblastik lenfomayı, her iki cinsiyetten genç yetişkinleri etkileyen Burkitt lenfomayı ve AIDS’ li kişilerde daha yaygın olan bir yüksek gradiı Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma türünü kapsar.

Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma, Hodgkin hastalığından daha yaygın ve daha ciddidir. (Onlu yaşlarında olan) gençlerin ve genç yetişkinlerin bazı nadir Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma türlerine daha eğilimli olmasına rağmen, bu kanser 45 yaşın üzerinde en yaygındır ve bu hastalığa yakalanma olasılığı ilerleyen yaşlarda artmaktadır.

Hodgkin olmayan (dışı) lenfoma riski, bir organ naklini takiben immunosüpresif ilaçlar kullanan kişilerde ve insan immun yetmezlik virüsü (HIV) olan kişilerde olduğu gibi bağışıklığı düşmüş (azalmış) kişilerde de hatırı sayılır derecede artmaktadır.

SEMPTOMLAR
Kalıcı (sürekli), ağrısız şişmiş bezlere (genellikle koltuk altı, boyun ya da kasıkta) ek olarak, Hodgkin olmayan (dışı) lenfomalı kişilerde enfeksiyon olmaksızın gelişen açıklanamayan ateş, sini sıklam eden (aşırı) gece terlemeleri, diyet (perhiz) yapmadan meydana gelen kayda değer kilo kaybı ya da gastrointestinal rahatsızlığı içeren genel semptomlar da gelişebilir. Bu semptomlardan herhangi birini yaşarsanız, doktorunuzu görünüz. İleri Hodgkin olmayan (dışı) lenfomalı bazı kişiler kendilerini iyi hissederler.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Doktorunuz ya da hematologunuz, detaylı bir muayene gerçekleştirecektir. Hodgkin olmayan (dışı) lenfomadan şüphelenirse, bir sonraki adım; bulunan habis hücreler hakkında olabildiğince çok bilgi elde etmek için bir lenf bezi örneği almaktır.

Ayrıca radyoloji testleri, hangi lenf bezlerinin etkilendiğini ortaya koyacaktır.Patolojistin yaptığı iş, büyük önem taşımaktadır. Hastalığın seyri, kanser hücrelerinin boyutunu ve tipini bir mikroskop aracılığıyla inceleyerek ve bir lenf bezinin normal yapısını ne ölçüde değiştirmiş oldukları belirlenerek önceden kestirilebilir.

Hücreler küçük olduğunda ve bezin iç yapıları bozulmamış olduğunda hastalık seyri, hücrelerin büyük ve yok edilmiş normal sınırlan olduğundakinden genellikle daha iyidir.

Kanseröz (kanserleşmiş) lenfositler küçük olduğunda, kanser genellikle yavaş gelişir ve hastalık, 15 yıldan fazla bir sürede bir görünüp bir kaybolan belirtilerle artıp azalabilir.Lenfositler büyük olduğunda, kanser daha agresiftir ve tedavi başarılı olmazsa insanlar genellikle birkaç yıl içinde ölürler.

Etkilenen lenf bezi sayısı, hastalığın şiddetini gösteren güvenilir bir işaret değildir. Lenf bezleri tek bir organ sistemi oluşturduğundan, hastalık, karaciğer, deri ya da akciğerler ‘ gibi diğer yapılara yayıldığında daha ciddi bir hal alır.Genel sağlığınız ve direnciniz, tedavi seçimini etkiler. Fiziksel kondisyonu iyi olan yaşlı bir kişi, tedavinin zorluklarına katlanabilir.

Bu yaklaşım işe yaramazsa, ya da hastalık yinelenirse (nüksederse), kemoterapinin dozu ya da tipi arttırılabilir. Düşük gradlı Hodgkin olmayan (dışı) lenfomalı bir kişi, teşhisten sonra ortalama 6 ila 8 yıl yaşar.Çelişkili (paradoksikal) bir şekilde, erken ölüme yol açabilmesine rağmen agresif orta lenfomanın tamamen iyileştirilme olasılığı, daha az agresif olan bazı lenfomalarınkinden daha yüksektir. Bir kemik iliği nakli yapılabilir.