Esansiel Trombositoz(Trombositemi) ve Tedavi Yöntemi

Bu hastalık devamlı olarak bulunan ve başka nedenlerle açıklanamayan 400 000 in üzerinde trombositoz ile karakterlenir. Nadir görülür. Etiolojisi bilinmiyor.
Klinik tablo: Trombosit sayısı çok artmış ve fonksiyonları bozuk olduğu için bir yandan trombozlar, diğer yandan kanamalar görülür. Hafif bir splenomegali (vak’aların çoğunda) vardır. Bazan akut lösemiye dönüşebilir.

Laboratuar bulguları: Trombosit sayısı 400 000 in üzerindedir. Periferik yaymada trombosit büyüklükleri birbirinden çok farklıdır. Kemik iliğinde megakaryositler belirgin şekilde artmıştır, çok nüvelidirler.

Prognoz: İyidir. 20 yıldan fazla sürviler nadir değildir. Bizim materyalimiz arasında 10 yıldan fazla bu teşhis ile tetkik ve tedavi gören 1 kadın hasta bulunmaktadır.

Tedavi

Komplikasyonlar yoksa tedavi gerekmez. Hidroksiüre (Litalir kapsül 500 mg): Kanamalar, trombozlar gibi komplikasyonlar varsa, yahut trombosit sayısı 700 000 üzerinde ise tedavi endikasyonu doğar.

Dozaj: Günde 20-30 mg/kg lık doz 12 saat ara ile 2 defada verilir. Trombosit sayısı kontrollan altında tedaviye devam olunur. 250 000 civarına düşünce ilâç kesilir.

Siklofosfamid (Endoxan draje 50 mg): Hidroksiüre’ye cevap alınamadığı takdirde denenir.

Dozaj: Günde 3 defa 1 draje.

666

POLİSİTEMİA VERA RUBRA

Her üç kan hücresi serisinin artmasıyle karakterize bir hastalıktır; eritrosit artışı ön plândadır. Orta ve ileri yaşlarda görülür. Kadın erkek farkı gözetmez. Etiolojisi bilinmiyor.

Laboratuar bulguları: Hematokrit % 55 in, hemoglobin % 18 gramın, eritrosit sayısı 5 100 000 in, lökosit sayısı 10 000 in üzerinde bulunur. Bazan çok yüksek rakamlara ulaşabilir. Trombositler de 400 000-1.000 000 arasındadır. Alkalik lökosit fosfatazı artmıştır. Kemik iliğinde eritropoez çok artmış bulunur, ilik hücreden çok zengindir.

Genç hastalarda hematokrit % 60 dolayında ise ve trombositoz yoksa her 4-8 haftada bir 500 mi. kan alınması ile yetinilmelidir. Başka bir tedavi gerekmez.

Yaşlı polisitemiklerde hematokrit değeri % 60’ın üstünde bulunuyorsa, trombositoz varsa (arteriel tromboz tehlikesi!) tedaviye ya radyoizotop fosfor (P32) ile ya da busulfan (Myleran) ve siklofosfamid (Endoxan) ile başlanmalıdır.

Radyofosfar tedavisi: Her 10 kg. vücut ağırlığı için 1 mC hesabiyle, meselâ 70 kg. ağırlığındaki bir polisitemik hastaya 7 mC i.v. F2 solüsyonu enjekte edilir. Enjeksiyonu izleyen 15 gün için hasta izole edilmeli, böylelikle diğer hastalar ve personel radyoaktiviteden korunmalıdır. İzotop verilmesinden bir gün önce 500 mi. kadar kan alınırsa izotopun özellikle kan yapıcı organlar üzerindeki etkisi daha fazla olur. Polisitemik hastalarda kan alma işlemi o kadar kolay değildir; kolaylaştırmak için 10 dakika önce 10.000 ü. heparin i.v. enjekte edilmelidir.

Trombositozun çok yüksek olduğu vak’alarda antikoagülan tedavi de (Panheprin, Liquemin) endikedir.
Radyofosforun etkisi 3-4 ay içinde yavaş yavaş sona erer, fakat hastadaki düzelme hali daha uzun sürer. Çoğunlukla her 6 -12 ayda bir, daha küçük radyofosfor dozları enjekte edilerek remisyon sürdürülür.

Busulfan (Myleran) tedavisi: Günde kilo başına 0,1 – 0,2 mg. per os ile başlanır.

Siklofosfamid (Endoxan) tedavisi: Günde 3×1 tablet verilir.

Tiamfenikol: Sekonder polisitemilerde (poliglobuli) bu antibiotiğin selektif inhibe edici bir etkisi olduğu anlaşılmıştır. Etki reverzibldir.

Dozaj: Günde 3 defa 500 mg. Urfamycin veya Thiophenicol. Tedaviye 4 hafta devam edilir. 8 haftalık bir aradan sonra tekrarlanır.

Rektal Apseler

Rektal apselere genellikle erkeklerde rastlanır. Anal ilişki kuran insanlar, bu hastalıkla karşı karşıya kalmaya müsaittirler. Bunun yanında, iltihabi bağırsak enfeksiyonu taşıyan veya şeker hastalığı olan bireylerde de çokça rastlanır. Rektal apseler tedavi edilmedikleri zaman, yayılmacı enfeksiyonlara neden olacak fistüllere dönüşebilirler.

Rektal alandaki bir apse, özellikle katı dışkı atımı sırasında, çok ciddi ağrılara sebep olabilir. Kanama, iltihaplı akıntılar meydana gelebilir. Doktorunuz rektal bir tedavi uygulayacak veya esnek bir görüş tüpüyle apseyi tanımlayacaktır. Bir apseye rastlanırsa, lokal anesteziyle uyuşturulursunuz ve ardından apse akıtılır. Bu uygulamalar doktor muayenehanelerinde de gerçekleştirilmektedir.

Yumurtalık Kistleri

Farklı kist türleri, farklı hücre türlerinden kaynaklanır. Korpus luteum kisüeri olarak bilinen sık rastlanan kistler, her ay bir yumurtanın boşluğa bırakılmasını hazırlayan yumurtalıktaki foliküllerden kaynaklanır. Kistlerin yaygın bir nedeni de endometriyozdur.

kist

Az görülenler, teratomlar olarak bilinen, dişleri, saçları veya kistin içindeki yağlan büyüten özel embriyonik hücrelerin geliştirdiği dermoid kistlerdir. Kistadenomların içi sıvı ve dokuyla doludur.

SEMPTOMLAR
Çoğu yumurtalık kistinin hiçbir belirtisi yoktur. Büyük kistler hafif veya şiddetli karın ağrılarına neden olurlar. Foliküllerin oluşturduğu kistler, adet döngüsü belirtileriyle aynı zamanda ortaya çıkmaya eğilimlidir. Kistler aynı zamanda, düzensiz adet kanamalarına ya da cinsel ilişki sırasında ağrıya da neden olabilirler.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Doktomnuz pelvik muayene sırasında bir yumurtalığın normalden daha büyük olduğundan şüphelenebilir. Bu durumda, ultrason yapılması, kisti, pelvik inflamatuar hastalık, dış gebelik veya yumurtalık kanseri gibi potansiyel olarak ciddi rahatsızlıklardan ayırt edebilir.

Yapılacak testler arasında, enfeksiyonu ve CA-125’in (kanser hücreleri tarafından yayılabilen bir protein) varlığını saptamak için bir kan testi ya da hamilelik için bir idrar testi yer alır. Ultrasonun verdiği bilgilere dayanarak, kisti doğrudan görmek, biyopsi almak veya kisti çıkarmak için laparoskopi gerekebilir. Katı bir kist daima çıkarılır ve kanser hücrelerinin bulunup bulunmadığını görmek için incelenir.

Kist, tolere edilemeyecek belirtileri göstermedikçe ya da çatla¬maya eğilimli görünmedikçe, tedavi gerekli değildir, Doğum kontrol hapları, bazı kistlerin büyümesini kontrol altına alır; bu da belirtileri arttır ve yeni kistlerin oluşumunu önler.

Foliküllerden kaynaklanan yumurtalık kistleri kadının adet gördüğü yıllarda çok yaygın görülür. Bu nedenle, adet gören kadınlara genellikle, yalnızca tamamlayıcı bir muayene ya da çoğunlukla kistin daha küçük olduğunu veya tamamen yok olmuş olduğunu gösteren bir ultrason yapılması gerekir.

Menopozdan sonra oluşan her kistin kanser incelemesi yapmak için çıkarılması gerekir. Eğer kist büyükse, yumurtalığın tümünün alınması gerekir.

Kronik Böbrek Yetmezliği

Bir kaç yılda oluşan bu bozuklukta böbrek zaman içinde idrar yolu ile vücuttan kandaki atıklar süzme kabiliyetini yitirir. Sonuç olarak, ilk etapta belirgin olmayan semptomlara yol açan, kanda toksin ve sıvı birikmesi olur. Bu nedenle böbrek tamamen fonksiyonlarını kaybedene kadar semptom gözlenmeyebilir.Kronik böbrek yetmezliğine yol açan hastalıkların başında diyabet ve yüksek tansiyon gelir, özellikle tedavi ile kontrol altında tutulmazlarsa.

Kronik böbrek yetmezliğine sebebiyet veren diğer durumlar; glomerulonephritis , polycystic böbrek hastalığı, vesicoureteral reflü ve tekrarlayan pyelonephritis olabilir. Cıva veya kurşun gibi maddeler dışında aşırı dozda alınan ilaçlar da zaman içinde böbreklere hasar verebilir.

Böbrek yetmezliğinden kaynaklanan kandaki kimyasal ve sıvı dengesizliği kalp ve sinir sistemi dahil vücudun bütün sisteminde komplikasyonlara yol açar. Örneğin kandaki potasyum seviyesinde artış olması durumunda (böbreklerin fazla potasyumu atamamasından dolayı), kalp durur. Ayrıca böbrekler normalde önemli hormonları da üretir; bu hormonların üretilme durumunda komplikasyonlar ortaya çıkar.

Örnek olarak, böbrekler alyuvar kan hücrelerinin üretilmesini etkileyen eritropoetin adında bir hormon üretir. Kronik böbrek yetmezliğinde vücut daha az alyuvar üretilir ve bu da anemi ile sonuçlanır .Böbrekler ayrıca tansiyonu ve kemik sertliğini kontrol eden hormonları üretirler. Kronik böbrek yetmezliğinde yüksek tansiyonunuz ve osteomalazi olabilir.

BİTİŞ-SAFHASI BÖBREK YETMEZLİĞİ

Bitiş-safhası böbrek yetmezliği, böbreklerin normal fonksiyonunun %10 un altına gerilediği zaman ve böbreklerin hayati önem taşıyan vücuttaki su ve atıkları, gereği gibi atamadığı durumlarda oluşur. Bu durumda böbreğin yerine getiremediği fonksiyonu diyaliz aracılığı ile veya böbrek nakli ile gerçekleştirmek gerekir.Bitiş-safhası böbrek yetmezliği ve semptomlarına üremi adı verilir.Bitiş-safhası böbrek yetmezliği olanların çoğunu, diyabetler oluşturur.

SEMPTOMLAR

Kronik böbrek yetmezliğinin belirtilerinden biri, günlük idrar miktarındaki azalmadır (sıklık önemli değildir). Bu belirti, hastalık çok ilerleyinceye kadar görülmeyebilir.Diğer semptomlar zaman içinde belirirler. Kendinizi yorgun, halsiz, bulantılı ve iştahsız hissedebilirsiniz.

Bitiş-safhası böbrek yetmezliği, vücuttaki toksinlerin yeterince filtre edilememesinden dolayı oluşan ciddi semptomlarla tanımlanır. Sıvı birikimi ve anemi nedeni ile halsizlik, deride kaşıntı, baş ağrısı, kusma, sersemlik, kriz, ve nefes darlığı hissedebilirsiniz.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Böbrek yetmezliğinin safhasına göre, doktorunuz hastalığın ilerlemesini ve bitiş-safhasında böbrek yetmezliğini önlemek için tedavi konusunda tavsiyelerde bulunur.

Eğer mümkünse böbreğe hasar veren faktörleri tedavi etmek Önemlidir.Diğer tedavi yöntemleri, hasarlı böbreğin yol açtığı problemleri gidermeye odaklıdır.Anemisi olan bir hastaya alyuvar üretimini tetikleyen eritropoietin hormonu enjekte edilir.Kanın yeterli düzeyde süzülmemesinden dolayı biriken fosfatın yol açtığı osteomalaziyi önlemek için D vitamini ve kalsiyum yardımcı olur.

Yeterli miktarda kalori alabilmeniz için sağlıklı beslenme ve düzgün bir diyet şarttır. Böbreklerinize aşın yüklenmemek için protein tüketiminizi kısıtlamanız önerilir.Doktorunuz yüksek karbonhidratlı ve dengeli tuz ve sıvılardan oluşan bir diyet önerecektir.Doktorunuza danışmadan sakın ilaç kullanmayın. Fonksiyonları azalmış böbreğiniz olduğu için bu ilaçlar kanınızda zararlı bir düzeyde birikebilir.

Diyetinizi planlamaya yardımcı olacak diyetisyen, hemşire ve nefrologdan (böbrek problemleri üzerine uzmanlaşmış doktor) oluşan bir ekipten yardım alabilirsiniz. Günlük tükettiğiniz su miktarı ve ürettiğiniz idrarı not etmeniz istenebilir.

Bitiş-safhası böbrek hastalığına yakalanmış olan hastalar, genelde doktorları tarafından kronik böbrek yetmezliğine karşı 10 ila 20 yıl boyunca takibe alınırlar ve verilen tedaviye uyarlar.

Kronik Böbrek Yetmezliği: Doktorunuzu Ziyaret Etdiginizde

DOKTORNUZLA KONUŞMANIZ GEREKEN SORULAR:
■ Düzgün bir diyet izliyor musunuz? Diyetiniz size düzgün izah edildi mi?
■ Enerji seviyeniz nedir? Son ziyaretinizden bu yana bir değişme oldu mu?
■ İştahınızda azalma, kilo kaybı, bulantı veya kusma var mı?
■ Akşamları uyumakta zorluk çekiyor musunuz?
■ Odaklanmakta veya hafızanızda zorluk yaşıyor musunuz?
Nefes darlığı ya da göğüs ağrısı hissediyor musunuz?
■ Deriniz kaşınıyor mu?
■ Üşüyor musunuz?
■ İdrarınızı daha çok ya da daha az mı yapıyorsunuz?
■ Reçeteli veya reçetesiz ilaçlarınızı kullanıyor musunuz?
■ Böbrek hastalığınız aileden mi geliyor? Diğer aile üyelerinin test edilmesi faydalı olur mu?
■ Hastalığınızın ilerlemesini yavaşlatmak için ne yapabilirsiniz?
■ Diyalize ihtiyaç duyacak mısınız?
■ Böbrek nakline ihtiyacınız olacak mı? Nakil için listeye nasıl alınırsınız? Aile üyesi size böbrek bağışlayabilir mi? Eşiniz ya da arkadaşınız size böbrek bağışlayabilir mi?

DOKTORUNUZ AŞAĞIDAKİ TAHLİLLERİ İSTEYEBİLİR:
■ Kandaki mineral ve tuzların oranı (sodyum, potasyum, klor, bikarbonat, kalsiyum, magnezyum, ve fosfor gibi)
■ Böbrek fonksiyonları için test (kan üre nitrojeni ve creatinine)
■ Kan hücreleri sayımı (anemia olup olmadığına bakmak için)
■ Creatinine ve protein ölçümleri için 24 saatlik idrar biriktirme ve testi (sadece periyodik olarak)

Orşit

testisltihaboritte1

Belirtileri, yüksek ateşle birlikte, etkilenmiş testiste şişlik ve ağrı olarak ortaya çıkar. Orşit her iki testiste de varsa, iltihap ve enfeksiyon cinsel üretkenliğe hasar verebilir.

Orşit belirtileriniz varsa, mümkün olan en kısa zamanda doktorunuza başvurun. Dokto­runuz haya kesenizi ya da testis torbanızı ve prostatınızı muayene edip, iltihabın nedenini bulmak için idrarınızdan bir örnek alabilir. Eğer orşit, bakteriyel bir enfeksi­yondan kaynaklanıyorsa, doktorunuz bir antibiyotik verecektir. Kabakulağa bağlı orşit tedavisinde ağrı için ilaç, haya kesesindeki şişliği gidermek için de buz torbalan kullanılabilir.