Pek çok bilimsel çalışma görüntüleme testlerinin önemini kanıtlamış olsa da, kimin ne sıklıkta görüntüleme testinden geçmesi gerektiği konusu hâlâ tartışmalıdır.
Bir Görüntüleme Testinin Faydalı Olabilmesi İçin:
■ Doğru olması gerekir. Test sonucu anormal olduğunda (pozitif olduğunda), testten geçen kişinin taranan hastalığı taşıyor olma ihtimalinin yüksek olması gerekir. Test sonucu normal olduğunda (negatif olduğunda), kişinin hastalığı taşımıyor olma ihtimalinin yüksek olması gerekir.
■ Hastalığın iyileştirilebilmesi veya vereceği sıkıntının azaltılabilmesi için, hastalığı yeterince erken teşhis etmeyi mümkün kılması gerekir.
■ Testten geçen kişi üzerinde, tek başına herhangi bir yan etkisinin olmaması gerekir.
Hiçbir test tamamen doğru değildir; hepsinde belli bir derecede hata bulunur. Bir test sonucu “yalancı pozitif’ ise (test sonucu anormal olmasına rağmen kişi hasta değilse), gereksiz (bazen de acı veren ve riskli) ek testler istenebilir. Bunun yanısıra, yalancı pozitif test sonucu alan kişi gereksiz yere kaygılanmış olur.
Mamogram çektiren kadınlar arasında yapılan bir Harvard araştırmasından yola çıkılarak yapılan tahminlere göre, 10 yıllık bir süreç içerisinde kadınların neredeyse yarısı, en az bir yalancı pozitif mamogram sonucu almış ve yaklaşık %20’sine, dönüp bakıldığında aslında gereksiz yere biyopsi yapılmış.
Bir görüntüleme testinin sonucu “yalancı negatif” ise (test sonucu normal olmasına rağmen kişi aslında hasta ise), kişi yanlış yere rahatlatılmış olur. Kişi, hastalığın belirtilerini göz ardı edebilir ve tedavi görmeyi düşünmez, çünkü son görüntüleme testinin sonuçlarına göre endişelenecek bir durum yoktur.
Her görüntüleme testi, hastalık tanısını, sağlığınıza kavuşmanızı sağlayacak kadar erken koymayabilir. Buna bir örnek, akciğer kanseri taraması yapmak için göğüs röntgeni çektirmektir.
Diğer vakalarda, görüntüleme testi, bazen ciddi olmasına rağmen, her zaman tedavi gerektirmeyen bir hastalık tanısı koyabilir. Buna bir örnek, bazı prostat kanseri vakalarıdır.
Yaşlı erkeklerde, prostattaki kanserli hücre çok küçükse, hiçbir belirtiye yol açmıyor ve yayılmıyorsa (ve erkeğin hayatı boyunca yayılma ihtimali yoksa), teşhis ve tedavi, hastalık tanısı baştan hiç konmasaydı yol açabileceğinden çok daha fazla endişeye ve soruna yol açabilir.
Akciğer kanserlerinin çoğunun, bir göğüs röntgeninde güvenilir bir biçimde görülebilene kadar çoktan yayılmış olduğu, sonradan anlaşıldı. Dolayısıyla, akciğer kanseri göğüs röntgeninde açıkça görüldüğünde genellikle tedavi için çok geç kalınmış oluyordu.