Çocuklarda Nabız

Her iki radial nabzı aynı anda palpe etme alışkanlığı elde edilmelidir. Aort anevrizması, idiopatik Takayasu arteriti gibi damar hastalıklarında iki radial nabız arasında amplitüd farkı saptanabilir.Femoral nabzın radialise göre zayıf olması aort koarktasyonu olasılığını akla getirir.

Nabız sayılırken kalp sesleri aynı anda dinlenmelidir. Taşikardi, taşiaritmi ve ekstrasistollerde kalp atımlarından bir kısmı nabızdan duyulmaz. Kalp atım sayısı ile nabız sayısı arasındaki farka defisit denir.
Süt çocukları ve küçük çocuklarda heyecan, yüksek ateş gibi durumlarda nabız sayısının geçici olarak 150-180 dakikaya kadar arttığı gözlenebilir. Bu durum kalp-damar sisteminde bir patoloji işareti değildir. Buna karşın nabızda yavaşlama çok daha önemli bir bulgudur.
Nabız ritminin inspirium süresince hızlanıp,ekspiriumda yavaşlaması çocuklarda sık rastlanan zararsız bir düzensizliktir (solunum aritmisi). Uyku süresinde de nabızda hafif düzen
sizlik olabilir.

Nabzın niteliği birçok kalp hastalıklarının tanısında yol göstericidir. Örneğin aort ve mitral kapak darlıklarında, konstriktif perikarditte nabız zayıftır. Aort yetersizliğinde, ductus ar-teriosus açıklığında nabız sıçrayıcı karakterdedir. Perikarditte inspirium sırasında nabız am-plitüdünde belirgin azalma ile belirlenen paradoksal nabız oluşabilir. Sol ventrikül yetersizliğinde kalp ritminin normal bulunmasına karşın nabızda düzensizlik saptanabilir Cpulsus alternans).
Sistemik muayenede radial ve femoral nabızların yamsıra karotis, popliteal arterler ile ayak arterleri de palpe edilmelidir.

Bebeklerde klinefelter sendromu

Gibi erkek fenotipinden y kromozomu sorumlu­dur. Bu kişilerde y nin bulunmaması, ortaya çı­karılamayan mosaizm 46, xy dişiler
Normalde cinsiyet kromozom yapısı xy olan embriyonda, bipotansiyel farklılaşmış gonaddan, fetal testisler oluşur. Fetal testisten salgılanan testosteron, periferde dihidrotestosterona dönü­şür ve erkek dış genitalleri oluşturur. Bu evre­lerden herhangi birinde hata, normal erkek fark­lılaşmasını bozar. Bazen embriyonun kromozom yapısı xy olmasına karşın dişi genital fenotipi görülmektedir. Bu tip bozukluk 1) androj enlere uç orgamn kısmi veya tam yanıtsızlığı (testikü ler feminizasyon sendromu), 2) testosteron sen­tez defektleri (17 alfa hidroksilaz eksikliği, 17 beta redüktaz eksikliği ve 17,20 desmolaz eksik­liği), 3) xy saf gonadal disgenezi (swyer send­romu), 4) luteinizan hormona testislerin yanıt­sızlığı sonucu oluşabilir.

Fronkül ve karbonküller klinik bulgular

Fronkül sert, hassas, kırmızı bir nodul olarak başlar. Bir kaç gün içerisinde flüktüasyon veren ağrılı bir şişkinlik haline gelir. Takip eden günlerde lezyon patlar. İltihap ve nekrotik materyal boşalır. Ağrı azalır. Bir kaç gün ile, bir iki hafta içerisinde şişlik ve sertlik azalarak kaybolur.

Karbonkûl ise daha geniş, daha derin ciddi bir infeksiyondur. Lokal bulguların yanı sıra hastada halsizlik, bitkinlik ve ateş gibi sistemik bulgular da mevcuttur. Lezyon kıl kökleri civarında kısa sürede püstülleşen indurasyon alanları şeklinde başlar. Püstüller hemen açılır. Üzerlerinde sangri irregüler bir krater meydana gelir. Günler haftalar alan bir sürede yavaş yavaş granülasyon dokusu ile iyileşir, yerinde belirgin bir skar dokusu kalır.

POSTOPERATİF KOLESİSTİT

Postoperatif akut kolesistitin teşhisi zordur. Postoperatif ağrı, mental durum değişiklikleri ve ventilatörlere bağlı hastalarla iletişim kurmaktaki problemler klinik değerlendirmeyi zorlaştırırlar. Akut kolesistit için patognomonik olarak değerlendirilen sağ üst kadranda hassas bir kitle bu hastalarda genellikle bulunmaz çünkü hastalık çok hızla gelişir iltihaplı ve safra kesesi omentum tarafından çevrili değildir. Hiperamilazemi sıktır. Teşhis ultrasonografi, CT scan ve Tc 99m-HIDA scan ile konabilir. Safra kesesi nekrozu ve septisemi riski yüksek olduğundan acil kolesistektomi tercih edilen tedavidir