Kemik Erimesini ( Osteoporoz ) Önlemek

MENOPOZA GIRMEMIŞSENIZ
En işe yarar strateji, yüksek bir kemik kütlesi elde etmeye ve bunu korumaya odaklanmaktır. Osteoporoz riskini azaltmaya yardımcı olan faktörlerden birkaçı; kanseri, kalp hastalığını ve tip 2 diabetes mellitusu (şeker hastalığı) önlemeye de yardımcı olmaktadır. Aşağıdaki önlemleri alınız:

■ Yeteri kadar kalsiyum ve D vitamini alınız.

■ “Ağırlık-taşıyıcı” egzersizler yapın. Hayatınız boyunca işinize yarayacak egzersiz yapma alışkanlığı edinmenin tam zamanı. Haftada beş defa en az 30 dakikalık sert yürüyüşler, koşu ya da dans gibi “ağırlık-taşıyıcı” egzersizler yapmayı ilke edinin. Ağırlık kaldırma egzersizleri de kemik kütlesini arttırmak için iyi bir yoldur.

■ Sigaradan ve çok fazla alkol tüketmekten kaçının. Her ikisi de kemik kütlesini azaltır.

■ Anne ya da babanızın osteoporozu olup olmadığını öğrenin. Eğer varsa, bunu doktorunuza söyleyin.

■ Kortikosteroid, antiepilepsi (epilepsiyi/sarayı ortadan kaldıran) ya da tiroid ilaçları kullanıyorsanız, doktorunuza kemik yoğunluğu testi yaptırmanız ya da osteoporozu önlemek için bir tedavi görmeniz gerekip gerekmediğini sorunuz.

osteoporoz3

MENOPOZDAYSANIZ
Menopozun ilkyıllarındaysanız, en büyük kemik kaybının yaşandığı safhaya başlıyorsunuz demektir. Daha genç bayanlara önerilenlerin tamamının yanı sıra aşağıdaki önerileri de yerine getirmeniz gerekir:

■ Riskinizi değerlendirin. Osteoporoz için ortalama riskten daha yüksek bir risk altındaysanız ,tedavi seçenekleri ve kemik yoğunluğu testi yaptırmak konusunda doktorunuzla görüşünüz.

■ Hormon takviye tedavisini (HRT) aklınızda bulundurunuz. Her kadın için uygun bir tedavi değilse de, kemik kaybını önler ve kırık riskini azaltır.

■ Kalsiyum alımınızı gözlemleyiniz. Günde en az 1, 000 miligram (HRT uygulanmasını tercih etmezseniz 1, 500 miligram) kalsiyum aldığınızdan emin olunuz. Doktorunuz, D vitamini almanızı da tavsiye edebilir.

65 YAŞ VEYA ÜZERİNDEYSENİZ
Bu vakitte, kemik kaybı iyice azalmıştır. Oströjen eksikliği, kemik kütlesi kaybının ana nedeni değildir; bu rolü, azalmış mineralleri absorbe etme (emme) kabiliyetiniz üstlenmiştir. Yukarıdaki tüm önerilerin yanı sıra, aşağıdaki önerileri yerine getirmek konusunda da titiz davranmalısınız:
■ Kalsiyum alımınızı arttırınız. Her gün 1, 500 miligram kalsiyum alınız. Buna ek olarak, absorpsiyonu (emmeyi) güçlendirmek için mutlaka 400 ila 800 uluslararası birim miktarda D vitamini alınız.

■ Koruyucu ilaçlar kullanmayı aklınızda bulundurunuz. HRT 65 yaş ve üzerinde uygulandığında menopozdan sonraki ilk yıllarda olduğu kadar kemik yoğunluğunu arttırmasa da, araştırmalar bu tedaviye 70’lerinizde başlasanız bile oströjenin kemik kütlesini arttırdığını göstermektedir. Alendronat ve kalsitonin gibi ilaçlar da osteoporozu önlemek için kullanılan bir diğer yaklaşımdır. Doktorunuzdan bunlar hakkında bilgi isteyiniz. Kemik yoğunluğu testi yaptırmak karar vermenize yardımcı olabilir.

ASİMETRİK SEPTAL HİPERTROFİ

Semptomatik hastalarda hemen hemen her zaman sistol esnasında bir dereceye kadar obstriksiyonun şiddeti sistol esnasında artar ve sol ventrikül kavitesinin volümü, ventrikül kontraksiyonun gücü ile sol ventrikül out-flow yolunun sistol esnasındaki cross-sectional alanı ile orantılıdır. Ekzersiz veya digital, isoproterenol, epinephrine ve nitrogliserin gibi değişik farmakolojik ajanlar bu ilişkileri ve obstriksiyonun derecesini değiştirebilir. Kronik yorgunluk, senkop ve angina episodları ve egzersizde dispne sık görülen semptomlardır.

Bu hastalık oldukça değişkendir ve tabii hikâye tam olarak kestirilemez. Aorta ve sol ventrikül gövdesi arasında ayrı bir gardient belirlenebilen bazı hastalarda bu adele bantınm insizyonu veya eksizyonu ile operatif tamiri yararlı olmuştur. Sol dal bloğu operasyonun bir komplikasyonu olabilir ve hastalıklı adelenin yaygın oluşu nedeniyle obstrüksiyonun tam olarak ortadan kaldırılması genellikle sağlanamaz.

Omurlardaki Çökme ( Kompresyon ) Kırıkları

omurgatumorleri2b

Ağrı, omurganızın yan taraflarındaki kaslarda oluşan spazmlar (kasılmalar) olarak da hissedilebilir ve aylarca bir gidip bir gelebilir. Özellikle uzun süre aynı pozisyonda oturduğunuzda yineleme eğilimi gösterir Omurgasında kırıklar olan kadınların çoğunda genellikle sırtın ortasında ya da biraz yukarısında, toraks (göğüs) bölgesinde, bir ya da iki kırık bulunur. Bunun sonucu olarak bu bölgede oluşan güç kaybı, kambur bir görünüme neden olabilir.

Bu kırıkları düzeltmek için ameliyat yapmak genellikle mümkün değildir çünkü kemikler, omurgayı düzgün bir pozisyonda tutmak için takılacak olan vidalara ya da çivilere dayanabilecek kadar güçlü değildir. Bir çökme (kompresyon) kırığının iyileşmesi birkaç ay alabilir. Doktorunuz, her gün birkaç saat düz bir şekilde yatarak sırtınızı dinlendirmenizi ve ağırlık kaldırmaktan kaçınmanızı önerebilir. Egzersiz, kalsiyum takviyeleri, ağrı kesici ilaçlar ve sırtınızı desteklemek için özel bir korse; ağrı hissetmeden hareket edebilmenize yardımcı olabilir.

Kemik Tümörleri

Selim (iyi huylu) kemik tümörleri, genellikle çocuklarda ve ergenlerde görülen ostekondromları da kapsar. Ostekondromlar, kemik ve kıkırdaktan oluşur ve genellikle diz kapağı ya da omuz gibi eklemlerin yakınlarında bulunurlar. Başka bir selim (iyi huylu) kemik tümörü olan osteomlar, genellikle kafatasında oluşan sert kemik yumrularıdır.

Nadir olarak görülen, kemikte oluşan (başlayan) kanseröz tümörlere primer habis (kötü huylu) kemik tümörleri denir. Bunların en yaygınları osteosarkomlardır. Kemik iliğinde başlayan ve multipl miyelom adı verilen bir kan kanseri de kemikleri etkiler.

kemik-tumoru

SEMPTOMLAR
Çoğu selim (iyi huylu) kemik tümörü, bir kemiğin yüzeyinde sert, genellikle ağrısız bir yumru olarak kendini gösterir. Kemiğe sıçrayan sıra dışı habis (kötü huylu) tümörler, bazen bir kişide patolojik bir kırık oluştuğunda fark edilmelerine rağmen, genel¬likle ağrıya neden olurlar.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Bir kemiğinizde ağrı var gibi hissederseniz doktorunuzu görünüz. Doktor, kan testleri, röntgen ve muhtemelen kemik taraması, manyetik rezonanz görün¬tüleme ya da bilgi sayarlı tomografi taraması gibi diğer görüntüleme testlerini de kapsayan tam bir muayene gerçekleştirecektir. Selim (iyi huylu) tümörler genellikle tedavi gerektirmezler fakat ağrıya neden oluyorlarsa ya da kemiğin kırılmasına neden olabileceklerse alınabilirler. Eğer kanserden şüphelenilirse, doktorunuz laboratuar incelemesi için bir örnek almak üzere kemiğe sağlam (dayanıklı) bir iğnenin sokulmasını kapsayan bir biyopsi yapabilir.

Primer ya da sekonder habis (kötü huylu) kemik tümörlerinin tedavisi radyasyon terapisini kemoterapiyi) ya da bazen tümörün cerrahi bir yolla alınmasını içerir. Tümör, cerrahi olmayan tedavilere yanıt vermezse, kemiğin hastalıklı bölümü alınabilir ve bu alan kemik greftiyle eski haline getirilebilir (vücudun başka bir bölgesinden alınan sağlıklı bir kemik parçasının hastalıklı kemiğin olduğu yere yerleştirilmesi). Kemikte oluşan (başlayan) habis (kötü huylu) bir tümör tedaviye yanıt vermediğinde, kanserin başka bir yere sıçramasını önlemek için hastalıklı uzvun bir parçasını kesip almak gerekebilir.

MALİGN ASSİT

Bu tür assitler çoğunlukla preterminal dönemde ortaya çıktıklarından, diüretik (özellikle spironolakton) kemoterapi ve parasentez gibi konservatif tedavi yöntemleri tedavide tercih edilmelidir. Bir kısım olgularda intrape-ritoeal Bleomycin ve Cisplatin uygulamasının asit kontrol ettiği gösterilmiştir. Son zamanlarda intraperitoneal streptokok antijen ekstrelerinin (OK-432) olguların 2/3’ünde asiti kontrol altına aldığı aynı zamanda bağışıklığı sitimüle ederek yaşam süresinide uzattığı bildirilmektedir.

Konservatif tedaviye dirençli ve semptomlu olgularda peritoneo-venöz şant (Den-ver)m yararlı olduğu, hastaların yaşam sürelerini ortlamala 2 ay kadar uzattığı bildirilmiştir. Viskozitesi yüksek, karın içinde belirli bir bölgede sınırlı (loküle), aşırı kanlı ve çok sayıda hücre içeren assitlerde şant iyi sonuç vermektedir. Şant için en iyi adaylar meme ve över adenokarsinomaları ile sitolojik olarak negativ olan olgulardır. Bu tedavi metodunun başlıca komplikasyonları şantın tıkanması, dissemine intravaksüler koagülasyon ve aşırı sıvı yüklenmesidir. Tümörün yayılması son derece nadir bir komplikasyondur.