HİPOFARENKS KANSERLERİ

Hipofarenks malign lezyonları, orofarenks malign tümörlerinin %4 kadarıdır. Hipofarenks kanserleri erkeklerde kadınlardan daha çok görülür. Fakat coğrafi dağılım içerisinde Plummer-Vinson sendromlu iskandinav kadınlarda fazla bulunmaktadır.

Ağız içi kanserlerinin aksine hipofarenks tümörleri çok daha indiferansiyedirler. Bölgesel lenf nodülü metastazları hiyoid kemikle tiroid kıkırdağı arasından çıkan lenfatiklerle boyun derin lenf nodüllerine olur.

Hipofarenksde gelişen lezyonlar başlangıçta oldukça sessizdirler ve semptom verdiklerinde büyük kitle oluşturmuşlardır. Hastalığın ilk semptomu bazen boyunda lenfadenopatiler olabilir. Yutkunmada zorluk, hastalığın daha ileri safhalarında ortaya çıkan konuşma, soluk alma semptomlarından önce ortaya çıkar.

Hipofarenks malign tümörleri iki grupta toplanabilir:

(1) ariepiglotik kıvrımdan veya üst yan arka farenks duvarından çıkanlar (bunların prognozları daha iyidir),

(2) Sinüs piriformis, postcricoid, postarytenoid bölgeler, hipofarenks alt kısmında bulunan tümörler, (prognozları kötü).

Hipofarenksden çıkan lezyonların cerrahi veya radyasyonla kontrol altına alma teşebbüsleri çok az başarı sağlar. Yaşam şansının artması larenjektomi, hipofarenjektomi, radikal boyun disseksiyonunun en bloc, uygulanmasından sonra düzelmiştir.Radyoterapi başarısızlıkla sonuçlanmışsa sonradan cerrahi uygulanabilir. Priform sinüs lezyonları, sinüs apeksini koruyarak, supraglotik larenjektomiyle tedavi edilebilir. Aynı işlem ariepiglotik lezyonlar için de geçerlidir.

Üst solunum ve sindirim sisteminin bazı lezyonlarında preoperatif radyoterapi ve cerrahi oldukça umut vermekteyse de, bunun gerçek değeri henüz tesbit edilmiş değildir.