ŞALGAM TOHUMU

Brassica rapa L. subsp. rapa (Cruciferae) türünün olgun tohumlandır. Bu tür 100-150 cm yükseklikte, alt yaprakları parlak yeşil renkli ve ipek gibi tüylü ve çiçekleri san renkli bir bitkidir. Yumrusu ve tohumları için yetiştirilir.

Şalgam tohumu, Turp tohumu gibi, idrar yollan hastalıklarında idrar arttırıcı olarak kullanılır. Cermen kanaryalarım beslemekte kullanılan başlıca

yemdir.

Aşağıdaki türler, tohumlarının sabit yağ taşıması bakımında, önemlidir (3).

B. rapa L. subsp. oleifera DC. (Yağ şalgamı): Kökünün yumru biçiminde olmaması ve tohumlarının kırmızımtırak esmer renkli olması ile Adi şal-gam’dan kolaylıkla ayrılır. Tohumlarından yağ elde etmefcüçirı bilhassa Avrupa ülkelerinde ekilmektedir.

Tohumlan sabit yağ (ortalama %33) taşımaktadır.

B. napus L. subsp. oleifera DC. (Kolza, Rapist-ra, Rapiska); 150 cm kadar yükselebilen, sarı çiçekli, bir yıllık otsu bir bitkidir.’ Memleketimizde bilhassa Trakya ve Bursa bölgesinde, tohumlarından yağ elde etmek için ekilmektedir (4).

Tohumlar sabit yağ (ortalama % 40) taşımaktadır. Bu yağ (Oleum Napi) yumuşatıcı ve müshil etkilere sahiptir. Erüsik asit yüzdesi düşük olan yağlar ise gıda olarak kullanılmaktadır.

ŞEBBOY ÇİÇEĞİ

Cheiranthus cheiri L. (Cruciferae) türünün kurutulmuş çiçekleridir. Bu tür 50 cm kadar yüksek-

likte, dar yapraklı, turuncu san çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Çiçekler 4 parçalı ve kuvvetli karanfil kokuludur. Bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.

Çiçekler uçucu yağ (% 0.06 civannda) taşımaktadır. Uçucu yağda bilhassa nerol, geraniol, îinalol ve esterler bulunur. Ayrıca flavon türevi bir boyar madde (izoramnetin) vardır. Tohumlar sabit yağ (% 25 civarında) ve kalp üzerine etkili bazı bileşikler taşımaktadır.

Eskiden çiçekler veya tohum, kalp yatıştıncısı, idrar ve adet söktürücü olarak kullanılırdı. Kalp üzerine etkili bileşikler nedeniyle dahilen dikkatle kullanılması gereken bir drogdur.

Çiçeklerden elde edilen uçucu yağ (Oleum Cheiranthi) parfümeri alanında koku verici olarak kullanılır.

Maîthiola incana (L.) R. Br. (Bahçe şebboyu): 80 cm kadar yükselebilen, tüylü yapraklı, kokusuz ve mor renkli çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.

Tıbbi bir etkisi bulunmamaktadır.

M. longipetala (Vent.) DC. (Gece-gündüz çiçeği): 50 cm kadar yükselebilen, sarımsı mor çiçekli, bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Anadoluda iki alttürü (subsp. longipetala ve subsp. bicornis) yetişmektedir.

Süs bitkisi olarak kullanılır Çiçeklerinin kokusu bilhassa geceleri belirgindir. Bu nedenle Gaziantep bölgesinde bu bitkiye “Gece-gündüz çiçeği” ismi verilmemkktedir.

Anchonium elichrysifolİum (DC.) Boiss.: 40 cm kadar yükselebilen çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Çiçekler san renkli ve çok kuvvetli kokuludur. Doğu Anadolu bölgesi dağlarında yetişen 6 alttürü bilinmektedir.,’

Subsp. gîandulosum Cullen et Coode Hakkâri dağlarının yaylalannda bol olarak yetişmektedir. Kuvvetli kokusu ve sarı çiçekleri nedeniyle bu bitkiye bölgede “Sannergis” ismi verilmektedir.

1  – Fournier, R: Le livre des plantes medıcirmles et veneneuses de France 1: 387 (1947).

AORTİK DİSSEKSİYON

  • Ani ve şiddetli başlayan, arkaya, karına ve ekstremitelere yayılan göğüs ağrısı.
  • Şok gelişebilir, bununla birlikte geç dönemlere kadar devam etmeyebilir.
  • Santral sinir sistemi değişiklikleri görülebilir.
  • Hipertansiyon hikayesi sıktır.
  • Disseksiyon çok daha sıklıkla erkeklerde görülür.

Genel Düşünceler

Aortanın intramural yırtık veya disseksiyonu genellikle ya aortik kapağın hemen distalindeki intima yada sol arteria subklavianın çıkışının yakınındaki bir intima yırtığından başlar. Disseksiyonların %60 tan fazlası çıkan aortadan, kabaca %20’si transvers veya distalar kuştan ve geriye kalanlarda inen torakis ya da abdominal aortadan başlarlar. Aortik disseksiyonlar, herzaman belirgin bir dilatasyonla sonuçlanmadıklarından dolayı uygun olmayan bir terim, dissekan anevrizma olarak isimlendirilir. Hastalık aortanın musküler tabakasının dejeneratif bir kusurundan oluşur (kistik media nekrozu). Hipertansiyon genellikle başlatan bir etken ise de, hasta yanıltıcı bir normal kan basıncı ile birlikte şok tablosunda olabilir.

Klinik Bulgular

A.Semptomlar ve Bulgular.: Sessiz “disseksiyonlar” a rastlanmışsa da başlangıç karakteristik olarak sırta ve karına yayılabilen göğüs ağrısı ile birliktedir. Disseksiyonun sonucuna ve lokalizasyonuna bağlı olarak, karakter, zamanlama ve büyüklüğünde ayrılıklar olan nabız dalgaları ekstremiteler boyunca saptanabalir.

Disseksiyon olayı selektif olarak santral lümeni etkilendiğinde, ekstremiteler, beyin ve karın organları ana damarlarında kan akımını bozarak, bu sahalarda değişik derecede yetersiz perfüzyona neden olur. Eğer disseksiyon olayında gelişen yalancı lümen etkili bir akım sağlar ve ilgili yan yollar ile birleşirse yetersiz kanlanan organa ait bulgular az ya da hiç olamayacaktır. Eğer disseksiyon ilgili organda akımı etkin bir şekilde bozarsa, acil ameliyatı zorunlu kılan iskemi veya infarktüsün belirtileri görülecektir.

B.Radyolojik Bulgular: Göğüs filmleri herzaman mediastinal genişlemeyi göstermez. Aortagrafi hakiki lümeni, yalancı lümeni, veya ikisini de birlikte gösterebilir. İntima yırtığının yerini ve esas vasküler yolun açık olup olmadığını belirlemek için değişik yerlerden birçok injeksiyonlar yapılmalıdır. Bu yapıları tanımlamak için çeşitli görüntüler gerekebilir.

C.CT Scan: Kontras madde verilerek belirginleştirilmiş komputerize tomografi özellikle kronik disseksiyonlarda önemli bilgiler sağlar. Disseksiyon şüphesi olan ya da redisseksiyonu düşündüren bulgular ortaya çıktığında ve izlenen hastalarda uygulanabilecek minimal invaziv faydalı bir tekniktir.

Ayırıcı Tanı

Akut myokart infarktüsünün bulgu ve semptomları aortik disseksiyonunki ile benzer olduğundan, tanı karışabilir. Normal bir EKG ve anormal nabız örnekleri disseksiyonu düşündürür. Bir ekstremitenin kan akınımın kesilmesi sistemik embolizasyonu düşündürür.

Tedavi

Acil tedavi yatak istirahatı, sedasyon, aneljezikler ve intravenöz propranolol ve sodium nitroprusside gibi antihipertansif ajanlarla tedaviden ibarettir. Arteriyel ve venöz basınçlar, idrar miktarı, bilinç durumu ve semptomlar yakından takip edilmelidir. Kan basıncı kontrol altına alındıktan sonra yapılacak aortagrafi ile disseksîyonun yaygınlık ve görüntüsü, giriş noktasının lokalizasyonu ve majör organların damarları ile ilgisi ortaya konulmalıdır.

Eğer disseksiyon subklavian arterden başlar (tip B) ve hastanın durumu komplikasyonsuz seyrederse, cerrahi tedavi ertelenebilir. Cerrahi tedaviyi zorunlu kılan komplikasyonlar, devam eden ağrı, kan basıncının kontrol altına alınmasında yetersizlik; kan basıncının yeterli bir şekilde kontrol altına alınmasına rağmen oligüri, azotemi veya mental bozulma ile sonuçlanma; böbrek, sindirim sistemi gibi vital organların kan akımının bozulması ve aortik rüptürü, içerir. Cerrahi tedavi giriş noktasını içeren torasik aortanın, sol torakotomi insizyonu ile eksizyonu ve tube graft replasmanından ibarettir. Tedavinin amacı rüptürü önlemek ve anastomozun distalinde tabakaları yeniden birbirine yaklaştırarak kanı gerçek lümen içine yöneltmektir. Cerrahi olarak tedavi edilen veya edilmeyen akut aortik disseksiyonlular çok yakın bir izlemeyi ve kan basıncının sürekli kontrolünü gerektirirler. Redisseksiyon veya anevrizmal dilatasyon ile sonuçta rüptür akut disseksiyonun sonucu olup, büyük bir olasılıkla hipertansiyonun kontrol altına alınmaması ile ilgilidir. Bizim çalışmalarımızda (CT scan kullanarak) cerrahi olarak düzeltilmiş akut dissek-siyonlu olguların hepsinde abdominal ve inen torasik aortanm majör segmentlerindeki yalancı lümen devam etmektedir.

Prognoz

Komplikasyonsuz olgularda acil ve uygun antihipertansif tedaviyle hemen kurtulma oranı %85, uzun süreli kurtulma oranı %58 dir. Operatif müdahale endike olduğunda, disseksiyonun yaygınlık ve orijinine bağlı olarak yaklaşık %80 lik bir kurtulma oranı ile sonuçlanır. Prognoz, altta yatan hastalığın diffüz ve dejeneratif özelliğinden dolayı sınırlanmıştır. Otopside trombozlu ya da yalancı lümenin nedbesi bulunan henüz klinik olarak tanı konulmamış olgulara rastlamak mümkündür:

ŞEYTANTERSİ

Feruia assa-foetida L. (Umbelüferae) ve buna yakın diğer türlerin köklerinden elde edilen bir usaredir. Bu usarenin elde edildiği türler, 2 m boya kadar yükselen, kaim köklü, parçalı yapraklı, sarı çiçekli bitkilerdir. İran ve Batı Afganistan dağlarında yetişirler (3). Drog Türkiye’ye İran’dan gelir.

Dış görünüş: Tane veya parçalar halindedir. Sa-nmsı veya esmer kırmızımtırak renkli, sıcakta yumuşayan, soğukta sertleşen, sarımsağı andırır kuvvetli kokulu, acı ve batıcı lezzetlidir.

Bileşim: Uçucu yağ, rezin, zamk ve organik asitler taşır.

Etki ve kullanılış: Sinir sistemi yatıştırıcısı (bilhassa histeriye karşı), hazmı kolaylaştırıcı, gaz söktürücü ve kurt düşürücü etkileri vardır. İran, Hindistan, Pakistan ve bunlara yakın ülkelerden baharat olarak (sarımsak yerine) yemeklerde çok kullanılır. Bu bileşik bütün ifrazlar (ter, solunum, idrar) ile dışarı atılır. Bu nedenle bunu yemiş olanlar etraflarına çok fena bir koku yayarlar. Kokusundan dolayı bu droga Avrupalılar Stercus Diaboli (Şeytan kazuratı) ismini vermişlerdir. Doğu ülkelerinde ise Cibus Deorum (Cennet yemeği) ismi verilir. Güneydoğu Anadoluda, kurt düşürücü olarak, sığırlara verilir.

ŞİMŞİR YAPRAĞI

Buxus sempervirens L. (Buxaceae) türünün kurutulmuş yapraklarıdır. Bu tür kışın yapraklarını

S – Baytop, T.: Ferula meifolia (Fenzl) Boiss. bitkisinin kökieri üzerinde ük araştırmalar – İstanbul Üniv. Ecz. Fak. Mecm. 1: 157(1965).

2 – Baytop, T.: Feruia türleri üzerinde kimyasal araştırmalar, II. Ferula c©mmımis L. – İstanbul Üniv. Ecz. Fak. Mecm. 3: 47

(1967)..

3 – Arapça “Gavaşir” kelimesinden.

4- Atalay, B.: Divanü Lûgat-it-Türk 4: 2İ3, Ankara (1943).

5 – Baytop, T.: Türkçe bitki adlan sözlüğü, 2. baskı, 161, Ankara (1997). .

dökmeyen, çiçekleri küçük ve sarı renkli, odunu sarımsı renkli ve çok sert olan 1-5 m yükseklikte, küçük bir ağaçtır. Avrupanm güneyinden Hindistana kadar yayılmıştır. Türkiye dağlarında (bilhassa Karadeniz bölgesi) oldukça yaygındır.

Yapraklar, kök ve kök kabuğu rezin, uçucu yağ, zamk ve buksin grubu alkaloitler taşımaktadır.

Yapraklar ve kök kabuğu idrar arttırıcı, safra söktürücü, ateş düşürücü, terletici ve kurt düşürücü etkilere sahiptir. Dekoksiyon (% 3-6), her yemekten önce, bir bardak olmak üzere içilir. Taşıdığı alkaloitler zehirli olduğundan yüksek miktarlarda kullanılması kusma, ishal ve solunum bozuklukları ile meydana çıkan zehirlenmeler yapar. Zehirlenmelerde mide yıkanmalı ve bitkisel kömür verilmelidir. Hayvanlarda da zehirlenmeler yaptığı görülmüştür.

Şimşir odunu, şimşir yongası ismi altında, haricen dekoksiyon (% 2) halinde saç çıkartıcı olarak kullanılmaktadır. Hazırlanan dekoksiyon yatmadan önce başa sürülür.