Göz Kapağı Sarkması

Bu durumun kalıtsal olduğu düşünülmektedir. Doğuştan olan göz kapağı sarkması sadece bir gözde olur. Göz kapağı sarkmasıyla doğan bebeklerin, görme bozukluğunun ilerlemesini durdurabilmek için, ameliyat olmaları gerekir.

Göz kapağı sarkması, yetiş­kinlerde, yaşın normal bir sonucu olarak, göz kapağı kasının gücünü ve kuvvetini yitirmesi sonucu, ortaya çıkar. Bunun yanında, bir rahatsızlık sonrasında veya kaldı­rıcı kası hareket ettiren sinirin ya da kasın kendisinin zarar göreceği bir hasar sonrasında da ortaya çıkabilir.

eyes_by_a_l_i_n_a1

Sarkmaya sebep olan rahatsız­lıklar, çizgili kas hastalığı (myasthenia gravis), şeker hastalığı (diabetes mellitus), felç veya kasın zayıflamasına sebep olabilecek herhangi bir durumdur. Hasar ya da yaşlanmaya bağlı olarak kas gücü kaybolmuş ve sarkma oluşmuşsa, en yaygın kullanılan tedavi yöntemi ayakta tedavi biçiminde, cerrahi müdaheledir. Hastalık sonucu oluşan göz kapağı sarkmasında, sarkmaya sebep olan hastalığın tedavi edilmesi, bazen sarkmayı da iyileştirir.

Göz Tansiyonu (Glokoma)

Sıvı hümör, gözün ön ve arka odacıkları arasında dolaşım yapar ve bu suretle mercekleri ve korneayı kaplayan hücreleri besler. Daha sonra, elek benzeri bir doku sisteminin(trabeküler retikunum ya da ağ örgüsü) içinden geçer ve irisle korneanın buluştuğu yerde, bir drenaj kanalının içine boşalır; gözün bu alanı, drenaj açısı olarak bilinir. Sıvı, drenaj kanalından Schlemm kanalına ve oradan en yakın damarlara yönlendirilir ve burada da kanın içinde yüzer.

Bu süreç, devamlı olarak çalışır. Göz sıvısı sürekli olarak oluşur ve fazla kısmı Schlemm kanalından geçip elimine olur, böylece gözdeki sıvı basıncı dengelenir.

Göz tansiyonunda, drenaj sistemi tıkanır ve basınç artar, bu da kana basınç yaparak optik sinirleri etkiler. Basınç devam ederse, optik mesajları taşıyan sinir lifleri ölür ve görme zayıflar. Görme kaybı, optik sinir ve retinayı besleyen kan damarla­rının tıkanmasından dolayı da olur. En önce, dış sınırdaki sinir lifleri etkilenir, böylece kayıp, kenardan görmeyle başlar ve merkezden görmeyi destekleyen hücreler ölünceye kadar kademeli olarak devam eder. Göz tansiyo­nunun sebep olduğu zarar, geri dönüşü olmayan bir hasardır, bu da erken teşhisin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.

Göz tansiyonunun, neden yaşlı insanları etkilediği açık değildir, ancak göz drenaj sisteminin yaşla beraber daha az etkin olduğu görülmektedir (50 yaşından sonra, göz tansiyonu, her 10 yılda bir ikiye katlanır). Göz tansiyonu, kalıtımsaldır.

mavi_goz

Semptomlar

Bir çok tür göz tansiyonu vardır, herbirinin kendine has belirtileri vardır.

Açık-açı Göz Tansiyonu, (Kronik ya da basit göz tansiyonu olarak da bilinir) en çok rastla­nılan biçimdir, tüm vakaların % 99’unu oluşturur. Bu türde, ön odacıkta bulunan açı, açık kalır ve göz sıvısı dışarıya çok yavaş drene olur ve sızıntı yapar, bu da kademeli ancak ısrarcı bir basınca sebep olur.

Bu tip göz tansiyonu, hiçbir belirti göstermeden ya da çok az belirti göstererek kötüleyebilir ve ileri bir seviyeye ulaşabilir. Kenardan görme azalması ve kör noktalar oluşmaya başlar, ancak bunların bir haberci olduklarının farkında olunamayabilir. Bazen, insanlar sık gözlük numarası değiş­tirerek veya gece görmelerinde bozukluklarla alarma geçerler. Ne var ki, bu belirtiler hastalığın geç evrelerinde ortaya çıkar.

Düşük tansiyonlu glokoma, açık-açılı göz tansiyonunun daha az görünen bir türüdür. Göz tansi­yonunun çok tipik bir biçimi olan optik sinirine zarar vererek kendini gösterir; ancak, normal göz basıncı altında gelişir. Düşük tansiyonlu glokoma muhtemelen, göz sinirine olan kan arzı, damar sertliği gibi başka sebeplerle azaldığı zaman gelişir. Bu şartlar altında, optik sinilin üstündeki normal basınç bile, kan tedarikinin daha fazla azalmasına ve sinir de hasar meydana gelmesine yeterlidir.

Kapalı-açı Göz Tansiyonu, (akut ya da dar açılı göz tansiyonu olarak da bilinir) göze çok hızlı basınçla kendini gösterir, drenaj açısı daralınca tıkanır ve sıvının dışarı çıkmasına engel olur.

Tedavi Seçenekleri

Tedavinin amacı, göz basın­cını kontrol etmek ve hastalığın ilerlemesini durdurmaktır. Açık-açı göz tansiyonunda, tedavi genel­likle lokal ilaçlarla başlar (merhem veya göz damlaları), bunlar günde birkaç defa uygulanabilir; bazen de hap verilir. Genellikle, ilaç tedavisi göz tansiyonunu kontrol altında tutar. Eğer başarılı olmazsa, doktorunuz, lazer trabeküloplasti denilen ve sıvı akışını artıran ameliyata karar verebilir.

Klinikte veya göz doktorunun muayenehanesinde, göz damlası şeklinde anesteziyle yapılır.

Bu işlem sırasında, trabeküler retikulumun yarı yüzeyinde minik delikler, yüksek enrjili lazer ışınla­rıyla yakılırak, açılır. Bu da, sıvının ön odacıktan daha kolay dışarı çıkmasını sağlar. Lazer ışınları, delikleri açmak için, 50’den fazla yakı yaparken yeşil veya kırmızı parlak ışıklar görebilirsiniz. Acı yoktur, operasyonun gerçekleştiril­mesi 5 dakikadan az sürer.

Lazer ameliyatı, faydalı olmakla birlikte göz içi basınç yeteri kadar düşmemişse, işlemin trabe­küler retikulumun diğer yarısında da yapılması gerekebilir. Lazer tedavisi görenlerin yarısından fazlasında, yaklaşık 2 yıl sonra basınç yeniden yükselir.

Bazen, iris öne doğru hareket eder ve drenaj açısını daha da daraltır. Kapalı-açı göz tansiyonunu ya da tıkanabilecek daralmış açıları tedavi etmek için lazer iridotomi de uygula­nabilir. Cerrah, lazer kullanarak, arka odacıktan ön odacığa doğru, irisin dış kenarında minik bir delik açarak, drenajı kolaylaştırır. Bu, arka odacıkta, irisi drenaj kanalına doğru iten basıncı düşürür. Lazerin kullanılamadığı durumlarda, iridektomi denen ve makasla, irisin bir kısmının alındığı cerrahi bir işlem yapılır. İridektomi, irido­tomi ile aynı amaca hizmet eder ancak irise ulaşmak için gözün cerrahi olarak açılmasını gerek­tirir. Ve iridotomiden daha büyük bir kanama, enfeksiyon ve diğer komplikasyon riskini taşır.

İlaçlar sonuç vermezse, trabekülektomi önerilebilir. Bu işlem sırasında, gözakından (gözün beyaz kısmı) bir doku parçası açılarak, sıvının ön odacıktan göz zarının alt kısmında yaratılan bir alana tahliye edilmesi için bir yol açılır. Alternatif olarak, plastik bir kapak takılarak, sıvının dışarı tahliye edilmesi sağlanır.

Açık-açı göz tansiyonunda teşhis, ancak görmede bazı hasarlar oluştuktan sonra konulur. Doktorunuz, diğer olası optik sinir hasarı ve görme kaybı sebeplerini elimine eder. Eğer bir şey buluna­mazsa, gözünüzdeki sıvının basın­cını düşürmek için ilaç ve /veya ameliyat yoluna gidilir.

Göz Yaralanmaları

yaralanma3

Anında bakım: Birilerinden yardım çağırmasını isteyin. Yarımızda hiç kimse yoksa 112’i aramadan önce (kişi gözünü tek başına yıkayabiliyorsa ya da kişiye gözünü bol suyla yıkaması için birkaç dakika yardım ettikten sonra 112’i aramalısınız) aşağıdaki adımları takip etmelisiniz.
■  Etkilenen göz etkilenmeyen gözün aşağısında kalacak şekilde kişinin başını akan bir musluğun yanma yerleştirerek gözünü akan soğuk suda yıkayın.
■  Sürekli su akışı olmamasını sağlamak için elinizi kulla­narak göze doğaldan su gelme­sini sağlayın (bunu yaparken kişinin göz kapağını açık tutmanız gerekebilir).
■  2-3 dakika boyunca göze sürekli çarpın. En az 15 dakika boyunca devam edin.
■  Kişinin gözlerini ovuşturmasına izin vermeyin.

Kişi kontakt lens kullanıyorsa:

Lensleri çıkarmaya çalışmayın. Yukarıda anlatıldığı üzere gözü hemen bolca suyla yıkayın. Birkaç dakika sonra su tazyikiyle lens çıkmamışsa kişiye lensini çıkartmayı denemesini söyleyin.

GÖZ KESİĞİ
Gözkapağındaki ya da gözün içindeki her türlü kesik bir doktora gösterilmelidir. Göz küresinin içi de ayrıca hasar görmüş olabilir.
Anında bakım: Gözü steril bir gazlı bezle kapatın ve bantlayın. Göze basınç uygulamayın. Bir hastanenin acil servisine başvurun.

GÖZE DOĞRUDAN DARBE ALMA
Göze doğrudan darbe alınması morarmaya ve göz küresinin zarar görmesine ya da göz çukurunun çatlamasına neden olabilir.
Anında bakım: Gözün üzerine soğuk kompres (havluya sarılmış buz gibi) uygulayın. Gözün iç bölümlerinin zarar görüp görmedi­ğini anlamak için tıbbi yardım alın.

GÖZÜN YUVASINDAN ÇIKMASI
Yuvasından çıkmış bir göz küresine çıkık göz küresi denir. Anında bakım: Birilerinden yardım çağırmasını isteyin ya da siz 9H’i arayın. Gözünüze dokun­mayın. Göz küresinin yerine dönüp dönmeyeceğini görmek için üst ve alt göz kapaklarını olabildi­ğince geniş açmaya çalışın. Kişinin oturmasını ya da yatmasını ve sakin olmasını sağlayın. Gözünü nemli bir bez ya da gazlı bezle sarın ve üzerine su ekleyerek nemli kalma­sını sağlayın. Gözün üzerine basınç uygulamayın. Tıbbi yardım gelene kadar kişinin yanından ayrılmayın.

GÖZE YABANCI BİR CİSMİN KAÇMASI
Cam parçası ya da ince bir dal gibi göze girmiş bir nesne gözün içindeki kan damarlarını ve dokuları zedelemiş olabilir. Küçük parçalar ya da taşlar göze girip gözün içine zarar verebilir. Anında bakım: Nesneyi hareket ettirmeyin. Kişinin soğuk­kanlı olmasını sağlayın ve ona gözünü oynatmamasını söyleyin. Her iki gözün üzerine de gazlı bez sarın (çünkü bir göz oynadığında diğeri de oynar) ve bir hastanenin acil servisine başvurun.

Göze kaçan ufak parçalar:

Bazen kirpik ya da küçük kirler göze girer ve tahrişe neden olur. Gözyaşları bu nesneyi dışarı çıkar­mazsa bazen üst göz kapağım alt göz kapağının üzerine çekerek çıkarılabilir. Alt göz kapağının kirpikleri üst göz kapağının ı yakaladığı yabancı maddeleri dışarı atabilir.
Bu işe yaramazsa aşağıda solda yer alan şekildeki işlemlerden birini deneyin.

Göz Nezlesi

Yeni doğanlarda, göz nezle­sinin bir biçimi oluşabilir, yeni doğan göz iltihabı (neonatal ophtalmia) doğum sırasında annenin rahim boynundan edinilir. Bulaşma, eğer annenin genital organlarında herpes, klamidya, ya da bel soğukluğu virüslerinden birisi varsa olur.

Semptomlar

Bütün göz nezlesi türlerinde, göz akı pembeleşir veya kızarır ve göz kırptığınız zaman kumlu hissi verir; ayrıca, gözde bir akıntı olur.

Bakteriyel göz nezlesi, en sık karşılaşılan türüdür, çok bulaşıcıdır; genellikle elin göze temasıyla veya göz nezlesi olmuş birinin kullan­dığı elbezi ya da havludan bulaşır. Okullarda ve çocukların biraraya geldikleri yerlerde çok yaygındır. Bakteriyel göz nezlesi genellikle sarı, ağdalı bir akıntıya sebep olur.
Bu hastalıktan muzdarip olanlar, sabah kalktıkları zaman, göz kapaklarını akıntıdan yapışmış halde bulurlar.

Viral göz nezlesi, üst solunum yolunu etkileyen virüsten kaynak­lanır. Kırmızılıkla beraber kumlu hissi veren viral göz nezlesi, sulu bir akıntıya sebep olur. Berabe­rinde boğaz ağrısı ve kulakların ön kısmında bulunan küçük lenf bezlerinin şişmesine sebep olur.

nezl

Alerjik göz nezlesi kızarıklık, şişme, kaşıntı ve beraberinde açık bir akıntıya sebep olur. Ayrıca burun akıntısına da neden olur. Bu tür göz nezlesi, gözünüzün allerjik bir tepki vermesine sebep olan kozmetik bir maddeye ya da polen kaynağına maruz kalması sonucu ortaya çıkar. Vücudunuz maddeyi, yabancı bir istilacı gibi algılar ve iltihaplar üretir ve mücadele etmek için, içine akıntı salgılar.

Tedavi Seçenekleri

Göz nezlesi belirtileriniz varsa, doktorunuzu arayınız ve başkala rına bulaştırmamak için, aşağıda belirtilen korunma yöntemlerini tatbik ediniz. Doktorunuz, hangi tür göz nezlesi olduğunuzu belir­lemek için sizi muayene edecektir.

Bakteriyel göz nezlesi için doktorunuz, gözlerinizi ılık suyla yıkamanızı ve kurumuş akıntıyı nazikçe almanızı önerecektir. Ilık suda ıslatılmış, temiz bir elbezi ile kompres yapmak, rahatsızlığı hafifletebilir. Doktorunuz, antibi­yotik göz damlaları yazabilir veya bir ya da iki hafta kullanacağınız bir merhem önerebilir.

Viral göz nezlesi, genel­likle, bir ya da iki hafta içinde kendiliğinden geçer. Eğer alerjik göz nezlesi iseniz doktorunuz, reçetesiz satılan antihistaminik göz damlaları tavsiye edebilir.

Yenidoğan göz iltihabı (neonatal ophtalmia) çok ciddi bir durumdur ve eğer tedavi edilmezse körlüğe yol açar. Yasalar, bel soğukluğu enfeksiyo­nundan kaynaklanan yenidoğan göz iltihabı olan her bebeğin, koruyucu tedavi görmesini zorunlu kılınmıştır, ancak herpes virüsü ve klamidya virüsünden kaynaklanan yenidoğan göz iltihabı için bu türde bir zorunluluk yoktur.

Gözün Yaşlanması

Yaşlanma ile Oluşan Göz Sorunları Aşağıdakileri Kapsar:

Göz kapağı kasları zayıflar ve cilt incelir ve daha sarkar, rengini de kaybeder. Bu durum, üst göz kapağı kas ve derisinin sarkmasına ve/veya alt göz kapağının gevşemesine; ve alt göz kapağının dışa dönmesine sebep olur. Bazı kişilerde, üst göz kapağı derisi düştüğü zaman, görmeyi engeller; blefaroplasti adı verilen (göz kapakları üzerinde yapılan ameliyat) bir cerrahi müdahale ile fazla dokular alınır.

yaş

Göz yaşı üretimi ve göz yaşındaki yağ miktarı azalır, bu da göz yaşının çok daha çabuk buharlaşmasına sebep olur. Bu değişimler, korneanın kurumasına, tahrişe ve çok rahatsız bir hisse yol açar. Göz zarı (Konjuktiva) incelir ve daha kırılganlaşır, elastik liflerin artması sonucu hafif sarı renk alır. Gözakı da yağ çökeltilerinin toplanması sonucu sarı bir renk alır. Korneanızda da, sınırlarının etrafında, yağlardan oluşan beyaz bir halka oluşturur. Bu renk değişimleri görmeyi bozmaz.

Jelatinvari hümör sıvılaşır, ve gözün hareketleriyle, zararsız, küçük kolojen kümelerinin göz içinde serbest bir şekilde öne ve arkaya hareket etmesine izin verir.

Mercekler sertleşir ve esnekliğini kaybeder, ve gözün yakındaki nesnelere odaklanmasını zorlaştırır. Gece görme daha zayıf olabilir zira, göz bebeği kolayca büyümez, iris ışıktaki değişmelere dah geç tepki verir ve mercekteki değişiklikler ışık ışınlarının bazılarını engeller. Bu değişimler, genellikle, her iki gözde eşanlı olarak meydana gelir.

Bazı göz hastalıkları artar, bunun sebebi kişilerin yaşlanmasıdır; bunlar presbiyopi, katarakt, göz tansi­yonu, sarı nokta hastalığıdır.