Siyanoz .- Kanda redüklenmiş hemoglobin artması sonucu oluşur. Santral siyanozda akci-.. ğerlerden kalbe gelen kanda oksijen eksiktir. Böylece aorttan büyük arterlere dağılan kan hipoksemiktir. Fallot tetralojisi gibi sağ-sol şantlı kongenital kalp hastalığında venöz kan arteriyel kana karıştığından siyanoz görülür. Santral tipte siyanoz hem kısmen soğuk olan uçlarda (parmak, dudak, burun, kulak), hem de vücudun diğer kısımlarında (dil, konjunktiva) bulunur. Çoğu kez polisitemi ile birliktedir. Arter kanında oksijen satürasyonu düşüktür. Periferik tip siyanozda akciğerden kalbe gelen ve oradan aorta atılan kanın oksijen içeriği normaldir. Kapiller yatakta dolaşımın yavaşladığı durumlarda, c-kular tarafından hemoglobinden alman oksijen miktarı artar ve siyanoz oluşur. Periferik siyanoz parmak ucu, dudak, burun ucu, kulak gibi uç kısımlarda görülür. Ağız içinde bulunmaz. Polisitemi yoktur.
Normal yenidoğanda ilk günlerde ekstremi-telerde hafif siyanoz olabilir. Deride gri-mavi renk görünümü hemokromatoz ve methemoglo-binemiyi düşündürür. Çevre ısısının düşmesi, periferik dolaşımın bozulması, hipertermi gövde ve ekstremitelerde morumsu renk değişikliklerine yol açabilir. Deri mermer görünümündedir (cutis marmoratus).
■ Solukluk : Aneminin varlığında deri rengi soluktur, ancak bu aldatıcı olabilir. El ayası, kulak memesi ve konjunktivalar deri rengine kıyasla kansızlık açısından daha iyi bilgi verir. Şokta, deri gri-soluk renkte görülür.
Sarılık (icterus) . Cilt ve skleralarda bilirubin toplanması, sarı bir rengin oluşmasına yol açar. Sarılık en iyi gün ışığında farkedilir. Hayatın 3-8. günleri arasında yenidoğan bebeklerin birçoğunda fizyolojik sarılık oluşur. Yenidoğanda 36. saatten Önce oluşan erken sarılık ve uzayan sarılıklar daima önemli patolojiye işaret eder. Ağır hemolitik sarılıkta deri rengi sarı-tu-runcu, ağır mekanik ikterde ise sarı-yeşil olur.
Karotenemi de ciltte sararma yapar. Ancak bu durumda skleralarda sanlık yoktur, renk değişmesine hipotiroidi vakalannda da rastlanabilir. Fazla miktarda karotenoid içeren havuç, mısır gibi besinlerin bol miktarlarda yenilmesi ile de karotenemi oluşur.
Bazı kimyasal maddeler, örneğin atebrine alınması da cilt rengini sarartır. Ancak yine skleralarda sarılık gözlenmez.
Derideki döküntülü lezyonlar
Derideki döküntülü lezyonlara ekzantem denir. Enantem, ağız mukozasında görülen erüpsiyonlardır.
Eritemli döküntüler .• Deri damarlarının genişlemesi sonucu cildin kızarmasıdır. Yüksek ateşte ve 1. derece yanıklarda eritem görülür. Kızılda, bazı ilaç allerj ilerinde de döküntü eritem tipinde olur. Parmakla basıldığında alttaki deri beyazlaşır. Kızılda, güneş yanığından farklı olarak vücudun kapalı bölgelerinde de eritem görülür. Eritema infeksiyozumda (5. hastalık) yanakta kelebek tarzında eritematöz döküntü vardır. Daha sonra vücutta halka şeklinde, sıcakta artan döküntü görülür.
Makülopapüler döküntüler .
• Makûl, deride pembe-kırmızı leke şeklinde lokalize değişikliklerdir. Değişik çap ve şekilde olabilir. Palpe edilmez. Papüller ise çapı 10 mm den küçük, sertçe ve deriden kabarık lezyonlardır. Makülopapüler döküntü, aralannda sağlam deri bulunan hafif kabarık pembe-kırmızı lezyonlardan oluşur. Kızamıkta (rubeola), kızamıkçıkta (rubella), 6. hastalıkta (roseola), Coxsackie ve ECHO infeksiyonlarıda ,ilaç allerj ilerinde (özellikle ampicillin) makülopapüler döküntü görülür. Kızamıkta döküntü saçlı deri sınırlarından başlar, yüze, gövdeye ve ekstremitelere yayılır. Döküntülerin birbirleri ile birleşme eğilimi vardır.
Gül lekeleri (rose spots) . Sayıları 6-12 yi bulan, 1-4 mm çapında pembe makûllerdir. Tifoda ateşli devrede gövdede görülür. Bazen shigello-sis’de de olabilir.Peteşiyal veya purpurik döküntüler .- Peteşi çapı 2 mm den küçük deri içi kanamalandır. Basmakla kaybolmazlar. Deride kabarıklık yapmazlar. Septisemilerde, infektif endokarditte, trombositopenide görülür. Lacet testi (kapiller frajilite testi) yapıldığında da peteşiler görülebilir. Kızılda antekubital çukurda görülen enine ufak peteşilere »Pastia» işareti denir,
Purpura 2-5 mm çapında deri içi kanamalarıdır. Henoch-Schönlein sendromunda, trombo-sitopeni, akut lösemi, aplastik anemi ve septisemilerde görülür.
Peteşiyal veya purpurik döküntünün varlığında düşünülmesi gereken bir başka hastalık da meningokoksemidir. TORCH grubu infeksi-yonlar, infeksiyöz mononükleoz, atipik kızamık, adenovirus infeksiyonlannda da bu tür lezyonlar görülebilir.
Ekimoz, çapı 5 mm den geniş derialtı kanamalarıdır. Deriden kabarık değillerdir. Genellikle travma sonucu oluşur. Özellikle kanama eğilimi olan çocuklarda ekimozlara sık rastlanır. Hematom ise deri altında biriken kanın deride kabarıklık oluşturmasıdır.
Vesiküllü ve büllü döküntüler .
• Vezikül, çapı 5 mm den küçük, içi sıvı dolu kabartılardır. Bul, deri tabakalarında çapı 5 mm den büyük sıvı toplanmasıdır.
Suçiçeğinde, çiçekte veziküller oluşur. Herpeszoster’de (zona), sensoriel sinir dermato-munda grup şeklinde oluşan ve kabuklaşmayan vezikülopüstüler döküntü görülür. Herpes simp-lex, oral ve genital bölgelerde eritemli bir zeminde ufak grup şeklinde veziküller ile karakterizedir.
Mültiform döküntüler : Ürtiker, allerjik durumlarda sık rastlanan bir döküntü tipidir. İntradermal, soluk kırmızı ve kaşıntılı olup eklemlere yakın lezyonlardır.
• Akut romatizmal ateşte görülür. Kenarları belirgin kırmızı olup ortası hızla solar. Yassı şekline eritema annulare denilir.
Eritema mültiforme .
Sirküler, tepeleri makul veya püstül şeklinde ufak papüller şeklinde başlayan lezyonlardır. Kollagen hastalıklarda benzer döküntüler oluşabilir.
Eritema neonatorum .Yenidoğanda ilk günlerde yüz, göğüs, sırt, ve ekstremitelerde 2-3 cm çapında görülen eritemli makûllerdir. îlk 24-48 saatte kendiliğinden kaybolur.
Eritema nodosum . Tibia üzerinde ağrılı, kabarık, kırmızı-morumtrak nodüllerdir.
Deride lokal lezyonlar
Nevüs : Kan damarları ve lenf damarlarından kökenini alan pigmentli, leke şeklinde veya kabarık lezyonlardır.
Hemanjiom : Derideki damar yumaklarıdır. Leke gibi ya da deriden kabarık olabilir. Yenidoğanda ensede, glabellada sık olarak küçük he-manjiomlara rastlamr. Bunlar zamanla kajrbolur. Büyük ve kabarık olanlar kanama tehlikesi yapacağından tedavi edilmelidir. Sturge Weber sendromu, trigeminus trajesinde hemanjiom ile birlikte serebral lezyon ve konvülziyonların geliştiği bir durumdur.
Mongol lekesi .- Presakral bölgede koyu-gri morumsu lekelerdir. Genellikle 1-2 yaşta kaybolur.
Cafeaulait lekeleri . Nörofibromatosis’de görülen açık kahverengi oval döküntülerdir.
Telanjiektazi .
■ Arteriollerin genişlemesine bağlı küçük kırmızı lekelerdir. İnce damarı ve dallarını görmek mümkündür. Basmakla solar, parmak çekilince hemen dolar. Karaciğer hastalıklarında «spider naevi» adı verilen ortada pülsatil arteriol ve etrafa yıldız gibi yayılan dalları olan telanjiektaziler oluşur. Kongenital ataksi-telanjiektazi, ilerleyici ve immün yetersizlik ile birlikte seyreden bir hastalıktır.
Stria : Derinin genişlemesi veya protein yıkımının artması ile deride 1-4 cm boyunda pembe-beyaz veya gri çizgiler oluşur. Derialtı dokusunda çatlaklar vardır. En çok karnın alt kısmında ve yanaklarda görülür. Cushing hastalığında görülebilir.
Turgor
Karın derisini bir kıvrımı baş ve işaret parmakları ile kaldırılarak derinin elastikiyeti değerlendirilir. Kıvrımın hemen düzelmemesi turgorun bozulmuş olduğunu gösterir. Ağır dehidratasyon işaretidir.
Ehlers-Danlos, sendromunda deri esnekliği çok artar (cutis hyperelastica). Deriyi çekince normalden fazla uzar, bırakılınca eski şeklini alır.