Doğru Güneş Gözlüğü Almak Görmeye Yapılan Yatırım

Ne merceklerin koyu olması ne de fiyatları, UV’den korunmanın doğru ve kesin bir göstergesi değildir. UV den korunmak için, yol gösterici kurallar koyan Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü’nün belirlediği kurallara bakmak gereklidir. Güneşten gelen mavi ışığın, yaşa bağlı sarı nokta hastalığına yol açtığına dair bir bulgu vardır; kırmızı, kehribar ya da açık portakal renkli mercekler ışığa karşı daha iyi korumaktadırlar. Muhtemelen, gri ve yeşil merceklerle de daha az zarar göreceksiniz.

Güneş gözlüklerinizi almadan evvel, aşağıdaki hususlar hakkında bilgi sahibi olun: UV ışığının üç dalga boyu vardır:

■ UV-A uzundur, görüntüsü seçilebildiğinde, hemen hemen mavi renktedir, derinin yanmasından ve yaşlan­masından sorumludur; yeryüzüne düşen UV ışınlarının %97’si UV-A ‘dır.

■ UV-B daha kısadır, daha aktiftir, güneş yanığı ve cilt kanserinin sebebidir. Geniş bir kısmı, atmosferdeki ozon katmanı tarafından absorbe ediiir. Yeryüzüne düşen UV ışınlarının %3’ü UV-B’dir.

■ ÜV-C kısadır ve tamamı ozon tabakası tarafından absorbe edilmiştir.

Güneş gözlükleri, ANSI tarafından belirlenen ilkelere göre seviyelendirilmiştir. Üç kategori vardır:

■ Kozmetik Açık renkli; günlük kullanım için iyidir. UV-B’nin %70’ini, UV-A’nın %20’sini ve görünen ışığın %60’ını engeller.

■ Genel amaçlı Orta renkliden koyu renklere kadar; çoğunlukla, açık havada gezinirken kullanıma uygundur (güneş gözlüklerinin birçoğu bu kategoriye girer). UV-B’nin %95’ini, UV-A’nın %60’ını ve görünen ışığın %60 ila %90’ını engeller.

■ Özel amaçlı Çok koyu renkli, UV engelleyicili; plajlar ve kayak yamaçları gibi çok parlak yerlerde kullanılması tavsiye edilir. UV-B’nin %99’unu, UV-A’nın %60’ını ve görünen ışığın %97’sini engeller. Normal, renksiz camlı gözlüklerinize, UV engelleyici kaplatabilirsiniz. Polikarbonat plastikten yapılan gözlüklerde, kendiliğinden UV engelleyici vardır.

Odaklanma Sorunlarını Kalıcı Olarak Giderecek Cerrahi Çözümler

Ameliyat, doktorun muayenehanesinde ya da ayakta tedavi ünitesinde yapılabilir; hastanede yatmayı gerektirmez. Lokal anestezi uygulanır, hafifçe sakinleştirilirsiniz. Ameliyattan sonra, gözünüz bantlanır ve birkaç gün bulanık görürsünüz.

Hiçbir cerrahi uygulaması, mükemmel görüntü garantisi veremez; ameliyatın gideremediği göz sorunlarının tedavi edilebilmesi için gözlük ya da kontakt lens ihtiyacınız devam edebilir. Bazı durum­larda, enfeksiyonlar ameliyatı zorlaştırabilir ya da görme daha da kötüleşebilir. Aşağıda belirtilen cerrahi süreçleri geçirmeden önce, olası riskleri ve yan etkileri çok iyi anlamalısınız:

Radyal keratotomi (RK), minik bir bıçakla, korneada birçok kesinin yapıldığı cerrahi bir işlemdir. Kesiler, aynen bir tekerler jantının metal­leri gibi dışa doğru yayılır. Göz sorununuz ne kadar ciddiyse, kesilerin sayısı o kadar çok olacaktır. Dalgalı görme, özellikle ameliyat sonrasındaki birkaç ay boyunca, komplikasyonlardan biridir. Zayıf bir kornea, doğrudan darbeye karşı daha hassastır. Gerek olması durumunda kontakt lenslerin ayarlanarak kullanılması gerekebilir. Eğer presbiyopiniz varsa, RK’dan sonra da, okuyabilmek için gözlüğe ihtiyacınız olacaktır.

Fotorefraktif keraktektomi (PRK), korneanın kavisini yeniden şekillendirmek için, lazer ışını kulla­nılır. Çok sıklıkla, miyopluğu tedavi etmek için, kornea dokusunun bir katmanı alınarak korneanın düzlenmesi sağlanır. Alınan kornea dokusu miktarı, miyopluğun ne kadar ciddi olduğuna bağlıdır. Bazı cerrahlar, PRK’yı, hipermetropluğu ve astigmatizimi tedavi etmek için de uygularlar. Olası komplikasyonlar, enfeksiyon, geciken iyileşme, aşırı iyileşme, az iyileşme ve astigmatizimin ilerlemesidir. Birçok kişi, ameliyattan sonra, geceleri ışığın etrafında parlaklık görür.

Kaynağında lazer keratomilöz (LASIK). PRK’nın son versiyonudur. Bu işlemde, doktor, korneayı kenardan dilimler ve böylece bir lazer ışınının korne­anın iç katmanındaki dokuyu yeniden şekillendirme­sine olanak sağlar. Olası komplikasyonlar, korneanın iltihaplanması ve net görme kaybıdır.

Diğer kalıcı görme düzeltme şekillerine göre LASIK, cerrahın yeteneklerine çok daha fazla bağlıdır. Deneyimli ellerde avantajı; uzağı görmedeki iyileş­menin daha hızlı olması ve yüksek derecedeki miyop­luğun tedavi edilebilmesi becerisidir. Bu yöntemle, hipermetropluk ve astigmatizm de tedavi edilebilir.

Konjunktiva Altı Kanaması

Konjuktiva altı kanaması farklı sebeplerden oluşur: Yaralanma, öksürme, aksırma veya başınızdaki damarlarda basıncı arttıran başka bir faaliyet. Diğer sebepler, iristeki iltihaplanma, göz akı iltihabı (sklerit), episklerit ya da pıhtı önleyici ilaçlardır.

Kanamayla beraber ağrıla­rınız varsa, derhal doktoru­nuzu arayın. Yoksa, sabırlı olun ve birkaç gün içinde kademeli olarak geçmesini bekleyin; bu durum tedavi gerektirmez.

Över kistleri

Genellikle masum olan ve herhangi bir tedavi dahi gerektirmeyen bu problemler, yanlış inanışlarla halk arasında kansere meyilli bir durum olarak görülerek korku yaratmaktadır.

Yumurtalıklar embriyolojik orijinleri açısından çok değişik türdeki hücreleri bünyelerinde barındırır. Bu özellikleri ile yumurtalıklar vücuttaki diğer tüm organlardan ayrılırlar.

Yumurtalıkların diğer önemli özellikleri ise hormonal etkilere cevap verici olmalarıdır. Değişik hormonlara cevap olarak yumurtalıklar büyüyebilir veya kistleşebilir.

Yumurtalık kistleri veya tıbbi literatürdeki ismi ile “Over kistleri” değişik türlerde olabilir.

Kist Nedir ?
Kısaca tanımlamak gerekirse kist, “içi sıvı dolu kesecik” lere verilen genel isimdir. Kistler çevre dokulardan sahip oldukları ve “kist duvarı” denilen bir zar ile ayrılırlar.

Kistler Nasıl Oluşur?
Vücudumuzdaki hiçbir hücre sürekli kalıcı değildir. Tüm hücrelerimiz bir yandan ölürken diğer yandan yenileri yapılır. Yine bütün hücreler değişik miktar ve yapılarda bir tür sıvı salgılarlar.
Hücrelerde üretilen sıvıların emiliminden fazla olması durumunda dokular arasında sıvı birikimi olur. Dokular arası biriken normalden fazla sıvıya “ödem” adı verilir. Ödemler, vücudun değişik yerlerindeki şişliklerle kendilerini gösterirler.

Eğer doku dışında biriken sıvılar bir zar tarafından çevrelenir, bir kesecik halini alır ve içeride sıvı alışverişi engellenirse ortaya çıkan bu lezyonun adı “kist” olur.

Vücutta bulunan hemen hemen bütün organlarda kist ortaya çıkabilir (Beyin kistleri, akciğer kistleri, karaciğer kistleri gibi…).
Ancak yumurtalık dışındaki organların kistleri genelde çok daha çabuk ve kolay belirti verir. Bunun nedeni diğer organlarda meydana gelen kistlerin bu organların fonksiyonlarını bozmalarıdır.

Yumurtalık kistlerinin bir kısmı bu şekilde fonksiyon bozukluğu ile belirti verirken, çok büyük bir bölümü ne fonksiyonlarda bir kayba neden olur ne de uzunca bir süre belirti verir.

Belirtiler
Over kistleri kabaca; malign (habis, kötü huylu) ve selim (iyi huylu) olarak ayrılabilirler. En sık görülen kistler iyi huylu olanlardır.

Yumurtalıklar diğer organlara göre belirti verme açısından daha fakirdirler. Çoğu kez bir çok büyümelerine rağmen hiçbir şikayet yaratmazlar ve ancak rutin kontroller esnasında fark edilirler.

Çok fazla büyümeyen bir over kisti karın boşluğu içerisinde kendine rahatlıkla yer bulabileceği için bir şişlik yapmaz.

Nadiren kistlerin kendi etrafında dönmesi (“torsiyon”) veya patlaması (“rüptür”) şiddetli ağrı ve akut karın tablosuna yol açabilir. Bu durumlarda acil ameliyat gereklidir.

Kistler mesaneye baskı yaparak sık idrara çıkma, “rektum” denilen barsağın son kısmına bası yaparak kabızlık veya ağrılı dışkı yapma şikayetlerine neden olabilirler. Zaman zaman da iştahsızlık, kilo kaybı, hafif bulantı gibi sindirim sistemi yakınmaları olabilir.

Unutulmaması gereken nokta, kistlerin çok farklı türlerinin olduğu ve yarattığı şikayetlerin türüne bağlı olabileceğidir.

Teşhis
Over kistleri, genelde rutin muayeneler veya başka bir sebepten dolayı yapılan muayene ve ultrasonografiler sonucunda saptanırlar.

Kistlerin iyi huylu olup olmadığının değerlendirilmesinde hastanın yaşı, kitlenin büyüklüğü ve şekli, basit kist ya da solid (içi katı) yapıda oluşu, etrafa yapışık olup olmadığı ve hassasiyet olup olmadığı önemlidir.

Pelvik ultrasonografide saf kist görünümünde olan ve 5-6 cm’den küçük çapta olan kistlerin iyi huylu (selim) ve fonksiyonel kist olma olasılığı yüksektir.

Ultrason muayenesinde içinde papillomatöz (karnıbaharımsı) çıkıntıları olan, solid yapılı, 5-6 cm’den büyük, batında asit (sıvı birikimi) yapan, çevre dokulara yapışık (immobil), böbreklerde “üreter” denen idrar kanalına bası yaparak genişlemelere (hidronefroz) sebep olan kistlerin kötü olma olasılığı yüksektir.
Ayrıca menopoz sonrası ortaya çıkan kistler de habis olma potansiyeline sahiptir.

Tanıda hastanın ve kitlenin durumuna göre bazen bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans, hormon tetkikleri ve kanda tümör belirteçleri incelenerek tedavi için bir karara varılır.

Kistler iyi huylu (selim) ve kanseröz (neoplastik) kistler olarak basitçe ikiye ayrılabilir.

Övere ait kistik lezyonlar oldukça sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Neoplastik ve neoplastik olmayan olmak üzere iki grupta incelenmektedirler. Neoplastik olmayan kistlerin büyük çoğunluğu Graf folliküllerinden kökenli iken, küçük bir kısmı orijinini yüzey epitelinden almaktadır.

Folliküler kistler

Rüptüre olmamış, büyümüş Graf follikülleri, granüloza hücreleri ile çevrilidir, onları da teka hücreleri çevrelemektedir. Normal överlerde sıklıkla bir tane ya da daha fazla kiste rastlanabilmektedir (çapları• Metropathia haemorrhagica: endometriumun kistik hiperplazisidir.
• Polikistik över sendromu.
Kistlerin büyük çoğunluğu klinik açıdan önemsizdir ancak bazı kistler hiperöstrojenizm sebebi olabilirler.
Luteal kistler (luteinize folliküler kistler)
Follikül kistleri ile benzerlik gösterirler ancak farklı olarak teka hücre katı luteinize olarak karşımıza çık­maktadır. Kist, içte geniş luteinize granüloza hücreleri ile dış tabakada ise küçük lutinize teka hücreleri tarafından sınırlandırılmıştır.

Polikistik över sendromu (Steîn-Leventhal Sendromu)

Kompleks adrenalover hastalığıdır. Adrenal bezler ya da överler ya da her ikisinden kaynaklanan artmış androjen sekresyonu sonucunda; kalınlaşmış olan, beyaz över kapsülünün altında çok sayıda küçük fol­likül kisti gelişmektedir.

Klinik özellikler-Hastalarda persistan anovulasyon hali mevcuttur. Yüksek seviyelerdeki LH ve östrojene karşın, FSH seviyesi düşüktür. Dolaşan androjen düzeylerinde de yükselme mevcuttur, insulin rezis­tansı ve hiperinsulinizm olmaktadır.

Çoğunlukla izlenen semptomlar:

• irregüler menstuel siklus
• infertilite
• Hirsutizm
Akne
• Galaktore (seyrek olarak)

Komplikasyonlar-Yüksek östrojen seviyeleri endometrial hiperplaziye ve artmış endometrial karsinom gelişme riskine sebep olabilmektedir.