Memede Kitleler

Bir kitlenin kanserli olup olmadığı hakkında kesin konuşmanın tek yolu biyopsi yapmaktır. Kanserli olmayan kitlelerin iki yaygın sebebi fibrokistik meme hastalığı ve fibroadenomlardır.

FİBROKİSTİK MEME HASTALIĞI
Fibrokistik meme hastalığı aslında bir hastalık sayılmaz; meme dokusundaki bir grup zararsız (kanserli olmayan) oluşumdan başka bir şey değildir. Fibrokistik memeleri olan kadınların, memelerinin yumrulu bir yapısı olabilir ve adet görmeden önceki günlerde bu yumrularda bir artış ve meme hassasiyeti fark edebilirler. Multipl ve tekrarlamaya eğilimli kisti olan kadınlar da bu gruba dahil edilebilir.

Fibrokistik meme hastalığı kistimsi veya nodüler (düğümlü) olarak gruplara ayrılmış olan bir meme dokusu türünü tanımlar. Meme dokusu adet döngüsü sırasında hormonlara cevap verdiği için bu nodüller daha da belirginleşebilir. Bir mamogram yi da biyopsiden sonra fibrokistik meme dokusuna sahip olduğunuz söylenebilir. Fibrokistik meme hastalığı olan kadınların yüksek kanser riski yoktur.

Eğer büyük bir kistiniz varsa, doktorunuz, içindeki sıvıyı çekmek için iğne aspirasyonu yapabilir; böylece kist dağılacaktır. Fibrokistik meme hastalığınız varsa, memelerinizdeki zararsız kitlelerle, oluşan yeni kitleleri ayırt etmeyi öğrenebilmeniz için her ay kendi kendinize bir meme muayenesi yapmanız önemlidir.

FİBROADENOMLAR
Fibroadenom sert, ağrısız, lastiksi gibi gelen ve üzerine bastırdığınızda hareket eden kanserli olmayan bir kitledir. Fibrokistik meme hastalığıyla meydan gelen kitleler ve nodüllerin tersine, fibroadenomlar büyükçe, ayrık ve hareketlidir. Kadınlarda ilk adet görmelerinden sonraki on yıl içerisinde oluşmaya eğilimli de olabilirler. Eğer büyük bir fibroadenomunuz varsa, doktorunuz eksizyon biyopsisi ile aldırmanızı önerebilir.

Dudaklar

dudak

Dudakların biçimi bedenin sağlığını gösterir. Bazı dudaklar, büyük ya da küçük fark etmez, dolgundur. Eğri, simetrik bir dış görünümü vardır, sarkma ya da gevşeme yoktur. Bu güçlü, sağlıklı organları ve cinsel enerjiyi gösterir. Üst dudak yukarı doğru yay çiziyor, alt dudak altında hafif bir çukur yaratarak aşağı doğru sarkıyorsa, bu halka kas­lar ve iç organlar arasında bir uyum olduğunu gösterir.

• Üst dudağın sevgi vermeye yönelik bir doğayla ilgili olduğuna, alt dudağın ise sevgi almaya yönelik bir doğayla ilgili olduğuna inanılır. Üst dudağı daha görkemli, dışarı doğru daha çıkıntılı olan bir kişi genellikle sevgisini sunma konusunda daha verici ya da daha atılgandır, alt dudağı daha dolgun, daha gösterişli, dı­şarı doğru daha çıkıntılı olan bir kişinin ise sevgiyi vermekten çok almaktan hoşlanması daha olasıdır.

Alt dudağı dokunmaya özellikle daha duyarlı olan bir kişi sevgi­lisiyle entelektüel bir ilişkiye girmek yerine genellikle aşık olmaya ve cinsel ilişkiden zevk almaya yatkındırlar.

Partnerini uyarmada etkili ol­mak için kişinin dudaklarının nemli olması gerekir. Hem er­kekler hem de kadınlar da cin­sel uyarımın bir işareti partner­lerden birinin dudaklarını yala­masıdır; bu hareket o kişinin bir cinsel ilişkiye hazır olduğu­nu gösterir. Klasiklerde, buna “tarlayı sürmeye hazırlanmak” denirdi.

• Ağzın ve cinsel organların bedenin zıt kutupları olduğu düşünü­lür, sanki bir diğerinin yansıma­sıdır. Dolayısıyla, bir kişi hiç durmadan konuşuyorsa, bu du­rum o kişinin cinsel bakımdan engellenmişlik duygusu yaşadı­ğı ve enerjinin cinsel ifade bul­mak yerine konuşma yoluyla kanalize edildiğini gösterir.

• Kişinin büyük bir ağzı varsa, bu durum onun orgazm sırasında yüksek sesle bağırmaya eğilimi olduğunu ve büyük bir cinsel ilişki kapasitesi bulunduğunu gösterir.

Dil ve dudakların dahil olduğu ero­tik öpüşme sevgi oyununun bir parça­sıdır. Çiftler genelde içten öpüşme ya da Fransız öpücüğü denen bir şekilde dillerini de kullanarak öpüşürlerken, dil doğrudan kalplerini yansıtır ve birbirine bağlar; dudakları ise sevgi alır ve verir. Ayrıca, partnerlerin Yönetici ya da İşlevsel Kanalları, dudaklar ve dilde birleşir, çiftler öpü­şürken tam bir enerji akışı döngüsü yaratır.

İç Organlar ve Beş Element

Tahta, Ateş, Toprak, Metal ve Su; bu Beş Element Enerjisi her do­ğa olayında vardır. Ve aynı biçimde bu insanlar için de geçerlidir.
– SARI İMPARATORUN İÇSEL TIP KLASİĞİ (İ.Ö İKİNCİ YÜZYIL)

Çin tıbbında, iç organlar organların kendilerinden çok daha fazlası demektir; aym zamanda Beş Element’te anlatılan bir enerji niteliğine de karşılık gelir. Beş Element hem doğadaki hem de kendi içimizdeki döngüsel enerji hareketinin beş evresi olarak bilinir.

Örneğin, kalp ateş elementiyle ilişkilidir. Ateş elementinin niteliği genişleyen, ışın yayan, parlak ve sıcaktır. Kalbin mevsimi enerjinin aynı niteliklerini paylaşan yaz mevsimidir. Her organ aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir ele­mentle de ilişkilidir. Bu yüzden, her organın enerjik, fiziksel, duygusal ve ruhsal olarak kendine özgü karakteristikleri bulunur. İnsan bedenin­de, Taocu uygulamanın amacı Beş Elementi uyum içinde tutmaktır. Beş Element uyum içinde olduğunda, beden, zihin ve ruh da dengede olur.

İç organların sağlığı cinsel enerjimizi büyük ölçüde etkiler. Cinsel enerji, iç organların özüdür. Beden, sperm ya da yumurtaları üretmek için özellikle organlardan en iyi enerjiyi çeker. Cinsel enerji dengede olmadığında, bu durum iç organlara yansır ve bir iki organ dengede ol­madığında, cinsel enerji kesinlikle bundan etkilenecektir.

İç organlar ve cinsel enerji bibirinin yansımasıdır; bir sistem geliştirildiğinde bu­nu diğeri takip eder. Enerjiyi organların çevresine çekmek ve döne dö­ne hareket ettirmek için bir sandalyenin kenarına oturun. Vajinanızı ya da penisinizi kasarken hafifçe soluk alın ve enerjiyi Mikrokozmik Yö­rünge çevresinde ve organların dışında, belkemiğinden yukarı çıkarın. Enerji bedeninizin ön tarafında aşağıya ve gövdedeki beş yin ve yang organına, cinsel organlardan doğrudan yukarıya doğru gider.

Ne Zaman Hamile Kalınır?

İlk dönem yumurtanın büyüdüğü proliferasyon fazıdır. Bu dönemde, beyinde, hipofizden salgılanan FSH hormonu, yumurtalıklara etki ederek, yumurtayı ihtiva eden folikülün büyümesini uyarır. Büyüyen folikül içindeki granüloza hücreleri, estrojen salgılarlar. Estrojen seviyesi yükseldikçe, rahim içerisindeki endometriyum tabakasını uyarır. Endometriyum kalınlaşmaya başlar. Estrojen belli bir seviyeye ulaştığında, beyindeki hipofiz dokusunu uyarır, LH hormonunun salgılanmasını sağlar. Yükselen LH, folikülün çatlamasını ve folikül içindeki yumurtanın serbest kalmasını sağlar.

gebelikYumurta atıldıktan sonra, folikül, içine kanayarak korpus luteum denilen yapıya dönüşür. Korpus luteum, progesteron hormonu salgılar. Progesteron hormonu, endometriyumu sekresyon denilen yapıya sokar. Bu durum, yumurta spermle buluştuğunda embriyo oluşursa, onun yerleşmesine uygun bir ortam sağlar. Eğer gebelik oluşmazsa, korpus luteum 14 gün içerisinde fonksiyonunu yitirir ve hormon seviyelerin düşmesine bağlı olarak adet başlar.

Adet, endemetriyum tabakasının dökülerek rahim dışına atılmasıdır. O halde adet döngüsünün fazları:
– Proliferasiyon dönemi
– Yumurtlama
– Sekresyon dönemi
– Adet dönemidir.

Kadınlarda sekresyon dönemi 14 gündür ve sabittir. Diğer bir deyişle, yumurtlamadan sonra eğer gebelik oluşmazsa, 14 gün sonra adet gelir. Kadınlar normalde, 25-40 gün arasında adet görür. Düzenli adet görmek demek, adetin ne zaman geleceğini bilmek demektir. Yani, mutlaka 30 günde bir adet görmek gerekmez. Eğer bir kadın her ay 10 gün gecikmeyle adet görüyorsa, bu da normal kabul edilir. Düzensiz adet görenler, adetlerinin ne zaman geleceğini bilemezler. Herhangi bir zamanda adetleri başlayabilir.

Yumurtlama zamanını iyi hesaplayın
Düzensiz adet gören kadınlar, ne zaman yumurtlayacaklarını hesaplayamazlar. Düzenli adet gören bir kadın, bir sonraki adetinin ne zaman geleceğini bulmalı ve bulduğu tarihten 14 gün geri gelerek yumurtlama zamanını tahmini olarak hesaplamalıdır. Bulduğu bu tarihten 3 gün öncesinden başlayarak 3 gün sonrasına kadar olan dönem, yumurtlamanın olacağı gebe kalınabilir dönemdir. Örnek verecek olursak, bir kadının 35 günde bir düzgün adet gördüğünü varsayalım ve bu kadın ayın 5′inde son adetini görmüş olsun. Hesaplarken, bir sonraki adetini bulmak için 35 gün sonraya gidilecek ve ayın 10′u bulunacaktır. Bu tarihten 14 gün önceye gelindiğinde, ayın 26’sına ulaşılır. 3 gün öncesi ve 3 gün sonrası hesaplandığında, 23′ü ile 29′u arası hamile kalınabilir dönem olarak bulunur.

Uyku Nasıl Oluşur

Eskiden bu derin uykunun doğal biçimde uyanana dek sürdüğü düşünülmekteydi an­cak bilim adamları, üç aşamadan her birinin yaklaşık yarım saat sürdüğünü ve 90 dakika­lık uyku döngüsünün gece boyunca kendini yinelediğini ortaya çıkardılar. Ortalama ola­rak, iyi bir uyku için dört döngü gerekir. Sa­baha doğru uyku yüzeyselleşir ve beyin dal­gaları hızlandıkça kalp atışları yükselir, solu­num hızlanır ve hareketlenmeye başlarsınız. Uyanma sınırında olursunuz ve gözlerinizi bile açabilirsiniz ancak, aslında uykudasmızdır.

Uyumak ve rüya Görmek
Bilim adamları, uyku laboratuarında, gönüllü kişinin beynindeki elektrik etkinliğini kaydetmek için elektroansefalograf (ECG) denen bir aygıtı kullanırlar. Hızlı göz hareketiyle (REM) belirginleşen rüya sırasındaki etkinlik, uyanık kişide görülen etkinlikle hemen hemen aynıdır.