Lepranın klinikopatolojik özellikleri konağın infeksiyona yanıtına bağlıdır, hastalığın spektrumu tüberküloid formdan lepromatöz forma değişir
Kategori: Sağlık
Kemik Doktorları
Odaklanma Sorunları
Odaklama sürecine, kırılma (refraksiyon) denir. Göz, bir kamera gibidir. Eğer kameranın merceği, ışığı filmin üstünde odaklarsa, resim net olur. Ancak, eğer ışığı filmin önünde ya da arkasında odaklarsa, resim bulanık olur. Gözde de durum aynıdır.
Işık huzmeleri normal bir göze girdikleri zaman, kornea ve mercek, huzmeleri kırar ve böylece huzmeler tam olarak retinada odaklanır. Odak noktası, ışık huzmelerinin odağın tam üstüne geldikleri noktadır. Yakında bulunan nesnelerden gelen ışık huzmelerinin gözün içindeki odak noktası, uzakta bulunan nesnelerinkinden daha ileridedir.
Kornea tarafından yapılan kırılmanın değeri sabittir ve korneanın biçimine bağlıdır. Mercek tarafından yapılan kırılmanın değeri ise belli bir dereceye kadar kontrol altında tutulabilir. Mercek, minik bağlarla, göz kapağı kası (silyer kas) denen minik kaslara bağlanır. Bağların üzerindeki gerilimin değişmesi, kasların, merceği daha yuvarlak (bu, ışık huzmelerinin çok keskin bükülerek, odak noktasını merceğe daha yakınlaştırır) ya da daha düz (bu, ışık huzmelerinin az keskin bükülerek, odak noktasının gözün derinlerinde oluşmasını sağlar) hale getirecektir. Bu sürece, uyum denir.
Kırılmayla ilgili, sık rastlanılan dört sorun vardır: Miyopluk, hipermetropluk, astigmatlık, presbiyopi.
Toksinler Karbonmonoksit
HbCO miktarıyla ilişkili klinik semptomlar aşağıdaki gibidir:
• > %20 – Dispne ve hafif baş ağrısı
• %30 – Şiddetli baş ağrısı, yorgunluk ve yargılama bozuklukları.
• %60-70 – Bilinç kaybı.
• > %70 – Hızla ölümcül.
Patogenez-Hipoksi globus pallidusta seçici olarak nöronal nekroza yol açar. Seçici olarak zedelenebilen diğer alanlar hipokampus, serebral ve serebellar kortekslerdir.
Derhal tedavi gerektiren göğüs yaralanmaları
2. Massif hemotoraks
3. Kardiak tamponad
5. Yelken göğüs
6. Açık pnömotoraks
7. Massif trakeobronşial hava kaçağıdır.
Hekim bir yaralı hasta ile karşılaştığı zaman kardiorespiratuar durumun ve muhtemel eşlik eden yaraların hızlı bir değerlendirilmesi, değerli bilgiler verir. Mesela üst hava yolu tıkanıklığı olan hastalar siyanotik, soluk renkli veya gri görünürler. Keskin horoz gibi ötme, yahut çağıltı sesleri, etkisiz solunum hareketi, servikal kasların büzülmesi ve suprasternal, supra-klavikular, interkostal yahut epigastrik bölgelerin çekilmesi vardır.
Göğüs duvarı hareketlerinin özelliği ve nüfuz edici (penetran) yaraların varlığı veya yokluğu gözlenebilir. Eğer solunum hareketleri görülmezse, ventilasyon muhtemelen kesilmiştir. Yelken göğüste ağır paradoksik göğüs hareketi genellikle ön kısımda lokalizedir ve derhal görülebilir. Göğüs duvarının emici yaraları aşikar olabilir. Geniş bir hemotoraks perküsyonla genellikle tespit edilebilir ve cilt altı amfızemi kolay olarak tanınır. Hem massif hemotoraks hem de tansiyon pnömotoraks solunum seslerinde azalma veya kaybolma ve trakeanın karşı tarafa yer değiştirmesine yol açabilir, ama massif hemotoraksta, boyun venleri genellikle sönüktürler. Eğer hasta, nabız yokluğu veya ince bir nabza ve dolgun boyun venlerine sahipse ana ayırıcı teşhis, kalp tamponadı ve tansiyon pnömotoraks arasındadır.
Ölmek üzere olan hastalarda teşhis, acil olmalıdır ve tedavi göğüs tüpü yerleştirilmesini, perikardio sentezi veya serviste torakotomiyi gerektirir. Tedavinin birinci önceliği bir hava yolu ve yeniden sağlanmış bir dolaşım sağlamak olmalıdır. Daha sonra hasta yeniden değerlendirilip, nihai işlemlerin ana hatları çizilebilir. Apne, etkili olmayan solunum, ağır şok, derin koma, hava yolu tıkanıklığı, yelken göğüs açık emici göğüs yaraları için kaflı endotrakeal bir tüp ve yardımcı solunum gereklidir. İnatçı şok veya hipoksi, massif kanama, kalp tamponadı veya tansiyon pnö-motoraksa bağlı olabilir. Göğüs travmasına bağlı şok aşağıdakilerin herhangi birisi tarafından oluşturulabilir: Massif hemopnömotoraks, kalp tamponadı, tansiyon pnömotoraks, massif hava kaçağı, hava embolizmi. Eğer kanama şoku göğüs röntgenleri ve eksternal kayıplarla açıklanamazsa o hemen hemen muhakkak olarak karın içi kanamaya bağlıdır.