Konut üretiminde ivme hızlandı!

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), inşaat sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından ilgiyle takip edilen 2017 yılı 3. çeyrek ekonomik ve sektörel analizini yayımladı. “Ekonomik Gelişme ve Siyasi Sorunlar Sarkacında” başlıklı Ekim 2017 analizinde, “Küresel ekonomi son birkaç yıldır para politikalarıyla desteklenen hızlı büyüme ile jeopolitik risklerin baskısı altında kalan bir sarkaçta gidip gelmektedir” denildi. Analizde, “Yurtdışı müteahhitlik sektöründe 2017 yılı ilk 9 ayında 2016 yılının aynı dönemine kıyasla göreli iyileşme sağlanmıştır. 9 ayda 7.7 milyar ABD Doları tutarında 120 yeni proje üstlenilmiştir” tespiti yapıldı.

Analizde, “Küresel büyüme bir yandan yüzde 3.5 ile 2011 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, artan siyasi riskler ve belirsizlik unsurları, küresel aktivitenin sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyüme patikasında patinaj yapmasına yol açmaktadır” ifadelerine yer verildi. Genel konjonktürden ve özellikle ana pazarlardaki gelişmelerden en ağır etkilenen sektörlerden birisi olan yurtdışı müteahhitlik sektörünün, 2017 yılı Eylül sonu itibariyle 2016 yılının aynı dönemine kıyasla göreli iyileşme sağlandığı vurgulandı. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, 2016 yılının ilk 9 ayında yurtdışında 4.1 milyar ABD Doları değerinde 65 yeni proje, 2017 yılının aynı döneminde ise 7.7 milyar ABD Doları tutarında 120 yeni proje üstlenildiği kaydedildi.

TMB Ekim 2017 raporunda genel ekonomi ve sektöre ilişkin özetle şu değerlendirmelere yer verildi:
Ekonomide canlanma: Türkiye ekonomisine ilişkin açıklanmakta olan veriler, ekonomik aktivitede büyük oranda canlanma olduğunu göstermektedir. 2017 ilk yarıyıl büyüme verileri beklenen düzeyin oldukça üzerinde bir ekonomik performansa işaret etmiş, uzun süredir iç talep ve tüketim ağırlıklı büyüyen ekonomiye yılın ilk yarısında net ihracat ve yatırım kalemlerinin katkı sağlaması ayrıca pozitif bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.

Yatırım ortamının iyileştirilmesi: Kısa vadeli sermaye hareketleri dışında, uzun vadeli doğrudan yatırımı arttıracak, bir başka deyişle üretim, ihracat, istihdam açısından da ekonomiyi destekleyecek bir ortamın sağlanması adına, yatırım ortamının iyileştirilmesi gerektiği dile getirilmektedir. Belirsizliklerin böylesi yüksek olduğu bir dönemde, ülkenin kalkınma potansiyelini iyileştirmek, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmak üzere atılacak etkin adımlar hayati önem taşımaktadır.

İnşaatta hızlı büyüme eğilimi: 2016 yılında inşaat sektörü yeniden hızlı büyüme eğilimini yakalamıştır. TÜİK’in büyüme verilerinde yaptığı revizyon doğrultusunda, 2016 yılı bütününde GSYH yüzde 3.2 oranında büyüme gösterirken inşaat sektöründe büyüme yüzde 5.4 olarak ölçülmüştür. 2017 yılının ilk çeyreğinde GSYH büyümesi yüzde 5.2, inşaat sektörü büyümesi yüzde 6.0 olmuştur. Yılın ikinci çeyreğinde ise Türkiye ekonomisi yüzde 5.1 oranında büyürken, inşaat sektörünün yüzde 6.8 oranında büyüme gösterdiği açıklanmıştır. Böylece 2017 yılının ilk yarısında genel ekonomi yüzde 5.1, inşaat sektörü yüzde 6.4 büyüme sergilemiştir.

Altyapı projeleri için risk unsurları artıyor: Önümüzdeki dönemde de kamu yatırımları ile kentsel dönüşüm sürecinin inşaat sektöründe büyüme ivmesini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir. Diğer yandan, yüksek finansman gereksinimi bulunan altyapı projelerinin seyri açısından piyasa koşulları önem taşımakta; küresel likidite koşullarında önümüzdeki dönem için öngörülen daralmalar, jeopolitik risklerde artış eğilimi, döviz kurlarının yüksek seyri ve faiz tarafındaki gelişmeler inşaat yatırımları üzerindeki risk unsurlarını arttırmaktadır.

İnşaat genel ekonomik performansın üzerinde: Sektöre ilişkin yatırım fırsatları ve finansman riskleri birlikte değerlendirildiğinde, inşaat sektöründeki büyümenin önümüzdeki dönemde genel ekonomik performansın üzerinde seyretmeyi sürdürmesi beklenmektedir.

Konutta ivme hızlandı: Türkiye’de toplam inşaat sektörü üretiminin yarısından fazlasını oluşturan konut üretiminde ivme geçtiğimiz dönemde hızlanmış; bina inşaatı alt segmentinin toplam inşaat faaliyetlerindeki payı artmıştır. Hızlı kentleşme paralelinde yeni yerleşim alanlarının gelişmesi ve kentsel dönüşüm gibi etki alanı oldukça geniş projeler, konut segmentinde faaliyetin önemli oranda artmasına sebep olmuştur.

Tapu harcı indirimi sıçrama getirdi: Geçtiğimiz dönemde, alınan tedbirlerin de etkisiyle toplam satışlar yılın ilk dokuz ay toplamında yıllık bazda yüzde 10.1 oranında artmıştır. Özellikle Eylül ayında yıllık bazda yüzde 29 artışla sıçrama yapan ve 140 bine ulaşan satışlarda esas etmenin, Mart ayında yürürlüğe giren ve 30 Eylül tarihinde sona eren tapu harcı indirimi olduğu ifade edilmektedir.

Yüzde 8 KDV devam etmeli: Mevcut ekonomik konjonktür, gayrimenkul stoku ve ekonomik beklentiler dikkate alındığında, yüzde 8 KDV oranı uygulamasına en azından altı ay devam edilmesinin konut stokunun eritilmesi açısından büyük önem taşıdığı değerlendirilmektedir.

350 milyar dolarlık proje: Türk müteahhitlik firmalarınca 1972’den 2017 Eylül sonuna kadar 118 ülkede üstlenilen 9100 projenin toplam bedeli 350 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin başladığı tarihten bu yana üstlenilen projelerin ülkelere göre dağılımında ilk 5 ülke Rusya (%19.8), Türkmenistan (%13.5), Libya (%8.3), Irak (%7.1) ve Kazakistan (%6.3) olmuştur.

Enerji fiyatlarındaki artış olumlu yansıyabilir: Önümüzdeki dönemde, belirli düzeyde artış ivmesi kazanan enerji fiyatları, Suudi Arabistan, Cezayir, Türkmenistan gibi, Türk yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin referanslarının son derece güçlü olduğu pazarlarda yatırım ortamına ve finansman koşullarına olumlu yansıyabilecektir.

2016’dan daha iyi: Rusya ile ilişkilerde kademeli normalleşme ile Sahraaltı Afrika’nın başta olduğu potansiyel pazarlardaki fırsatlar da değerlendirildiğinde, önümüzdeki dönemin, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin gelişimi açısından son 10 yıllık dönemde kazanılmış ivmenin maalesef kaybedildiği bir yıl olan 2016’dan daha olumlu olacağı umulmaktadır.

Kaynak: http://blog.zingat.com/konut-uretiminde-ivme-hizlandi/

Antalya Kepez’de kentsel dönüşüm için geri sayım!

Türkiye’nin en büyük örnek kentsel dönüşüm projesinde gün sayılıyor. Sur Yapı, Antalya’nın Kepez-Santral bölgesinde 1 milyon 300 bin metrekare alan üzerinde yaklaşık 19 bin konutun yer alacağı yepyeni bir Antalya inşa ediyor. 8 milyar TL’lik yatırım değeriyle Türk ve yabancı yatırımcıların ilgi odağında olan projede ön talep süreci devam ediyor.

Sur Yapı, Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm projesini satışa çıkarmayı hazırlanıyor. Kepez-Santral bölgesinde gerçekleşecek projeyle, Antalya’da yepyeni bir şehir kurulacak.

 

Yıllık 5 bin kişilik istihdam, 8 milyar TL’lik yatırım değeri

Sur Yapı Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Ekener, yatırım değeri 8 milyar TL’yi bulan, 8 yıl boyunca yıllık 5 bin kişiye istihdam sağlayacak projenin son durumuyla ilgili bilgi verdi. Barış Ekener, Sur Yapı Antalya projesinin Türkiye’ye ve dünyaya örnek olacağını söyledi. Projedeki ön talep döneminin devam ettiğini belirten Ekener, satışlara başlamak için geri sayımın başladığını kaydetti.

Ekener, projeyle ilgili ön talep toplama sürecinin devam ettiğini belirterek, “Henüz tanıtım kampanyasına başlamamamıza rağmen yoğun bir taleple karşılaştık. Proje sadece Antalya’dan değil İstanbul ve Ankara başta olmak üzere İzmir, Bursa, Balıkesir, Eskişehir, Konya, Afyon, Isparta, Denizli ve Mersin dahil 69 ilden talep aldı. Ön talep sayısı şimdiden 19 bini geçti. Bu yatırım şimdiden Türkiye’nin projesi oldu. Antalya’da tüm Türkiye’ye örnek olacak bir şehir kuracağız” dedi.

Ekener, şöyle konuştu: “Büyük heyecan duyduğumuz bir proje. Başladığı andan itibaren Antalya’ya değer kattığını memnuniyetle görüyoruz, bu değerin katlanarak süreceğine inanıyoruz. Kepez-Santral bölgesini dönüştürerek Antalya’nın içinde yeni ve modern bir şehir inşa edeceğiz. Yeni şehirde 19 bin konutun yanı sıra, kültürel alanlar, dev şehir parkı, okullar, kütüphaneler, sağlık tesisleri, spor tesisleri, oteller, alışveriş caddeleri ve alışveriş merkezi yer alacak. Ayrıca modern bir şehirde ihtiyaç duyulan ticaret, finans, alışveriş, nitelikli konut ve toplu ulaşım olanakları en ince detayına kadar tasarlanıyor. Konutların yaklaşık 5 bini hak sahiplerine ait. Öncelikli olarak hak sahiplerinin konutlarını teslim edeceğiz. Projenin 8 yılda tamamlanmasını öngörüyoruz.”

Kaynak: http://blog.zingat.com/antalya-kepezde-kentsel-donusum-icin-geri-sayim/

Alan bazlı kentsel dönüşüm için geri sayım

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2018 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kentsel dönüşüm ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

 

“2030’a kadar İstanbul’da çok ciddi bir deprem olacak”

Özhaseki, deprem ve kentsel dönüşümle ilgili olarak da nüfusun yüzde 71’inin birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde yaşadığını belirterek, depremle ilgili temel hazırlıkların yapılmasının şart olduğuna dikkati çekti.
Bakan Özhaseki, “Hele hele İstanbul için hocaların ortak görüşü, Kuzey Anadolu Fay Hattı geldi, boğazlarda Adaların önünde bekliyor. ‘Adalar segmenti’ deniyor. Adalar segmentinde belli sürelerde olan depremselliğe baktığımızda doğrusu 2000’li yılların başında süre de dolmuş gibi gözüküyor. Hocaların ortak ittifak ettiği, bir iki kişi istisna koymuşlar süreyi daha uzun veriyorlar ama genelinin söylediği şu, 2030’a kadar İstanbul’da çok ciddi bir deprem olacak.” değerlendirmesini yaptı.

Bu depremin büyüklüğünün de 7 ve üzerinde olmasının öngörüldüğüne dikkati çeken Özhaseki, İstanbul’un özellikle sahil kesiminde 2000 yılından önce inşa edilen 3-4 katlı yapıların buna hazır olmadığını vurguladı.

Gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi gerekse Meclis’te yapılan bir çalışmanın neticesinde ilk etapta 600 bin riskli bağımsız birimin göründüğüne değinen Özhaseki, “Allah korusun, bunun yıkılması demek, hafif-orta hasarlıları söylemiyorum, bunun olması demek bir kere tamamıyla şehrin çökmesi, altyapının gitmesi demek. Binlerce insanın o evlerin altında can vermesi demek.” diye konuştu.

Prof. Dr. Celal Şengör’ün böyle bir deprem karşısında Türkiye’nin bağımsızlığının gideceğini söylediğini aktaran Özhaseki, “Ben katılıyorum. Hasarı ölçüyorum, 100 milyar dolar civarında. O zaman bir an önce bizim bu gerçekleri bilerek hareket edip kentsel dönüşümü hızlandırmamız lazım. Adı kötü, amiyane tabirle herkes gıcık kaptı bundan, ‘rantsal dönüşüm’ denildi, bir şey denildi.” açıklamasında bulundu.

 

“Alan bazlı dönüşüme geçmemiz lazım”

Mehmet Özhaseki, kentsel dönüşümde kötü uygulamalara örnek olarak belediyelerin, mahalle dönüşüme girdiği zaman yoğunluğu bir yerine iki yaparak ve birini müteahhide birini de vatandaşa verip çözmeye çalışmasını gösterdi. Bu noktada sosyal donatı, altyapı, yeşil alan ve otoparkın hesaplanmadığını anlatan Özhaseki, bu durumda İstanbul’un nüfusunun da iki misline çıkacağını vurguladı.

Özhaseki, bina bazlı dönüşümlerde örneğin İstanbul’daki Bağdat Caddesi’nin rant yüksek olduğu için iki kat üste konularak dönüştüğünü ancak yoksul vatandaşların oturduğu yerlerin ise dönüşmediğini belirtti. Bunların tamamının, şimdiye kadar yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarının yanlışlıkları olduğunu dile getiren Özhaseki, şöyle konuştu:

“Biri de yasadaki boşluklardan; öyle davalar açılmış ki o davalar da bir sürü engelleme aracı olmuş. Ben arkadaşlardan şu ana kadar Türkiye çapında ne kadar alanı ve kaç konutu ilgilendiren bir çalışma olduğunu sordum; 1 milyon 100 bin. Gerçekleşme oranı ne? Bina bazlılarda yüzde 76, alan bazlılarda yüzde 11-12. Alan bazlılarda tıkanıyoruz. O zaman bizim yapmamız gereken doğru bir şekilde bu işi yeniden planlamak. 5 sene içerisinde eksiğimizi fazlamızı gördük. Hatamızı da anladık, iyi olan yönlerini de gördük. O zaman bundan ders alarak bizim yeni bir planlamaya geçmemiz lazım. Bina bazlı dönüşümlere biraz frene basıp alan bazlı dönüşüme geçmemiz lazım. Alan bazlı dönüşüm yapılırken her türlü sosyal donatı hesaplanıyor. İşte yeni planlamalarda, her arkadaşın belki de ittifak ettiği bir konu, mahalle konseptine geçilmesi. Mahallenin bir merkezinin, sokaklarının olması, esnafa gidip gelirken selam vermek, komşuların birbirini bilmesi, hatır sorması. Çok yüksek yapılardan vazgeçilmesi, altyapısının düzgün bir şekilde konulması.”

Kentsel dönüşüme ilişkin kanun taslağının bir an önce çıkması gerektiğini belirten Özhaseki, özellikle İstanbul’da deprem riskine karşı bekleyecek vakit olmadığını söyledi. Bu konuda uykularının kaçtığını dile getiren Özhaseki, “Yapılan hataları bundan sonra tekrar etmemek adına ‘doğru bir şekilde nasıl uygularız’ diye prensipler geliştirdik, kanun taslağını da hazırladık. Bu konu da eğer Meclis çalışma takvimi içerisinde yer bulursa bir an önce gelmesi lazım. KHK ile çıkarsa bir an önce çıkması lazım, saniye beklemeden.” diye konuştu.

 

“Herkesi bir ev sahibi yapmak” prensibi

Bu konuda bakanlık olarak temel prensipleri sıralayan Özhaseki, bunlardan ilkinin “yerinde dönüşüm”, ikincisinin “herkesi bir ev sahibi yapmak” olduğunu anlattı.

Özhaseki, “Yerinde dönüştürdüğümüzde binaları yıktık, yeniden yaptık. Parayı nereden alacağız? Mecburen rezerv alana ihtiyacımız var. Buldum iki rezerv alanı, bunu önce Bakanlar Kurulu’nda tartışıyoruz. Kabul edilirse herkese de tartışmaya açacağız.” ifadelerini kullandı.

İstanbul’un, Avrupa ve Asya tarafında belirledikleri yerler olduğunu aktaran Özhaseki, bu bölgelerde mahalle konseptine uygun, çok yüksek olmayan projeler ortaya çıkardıklarını söyledi.

Özhaseki’nin soru ve eleştirileri yanıtlamasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bu bakanlığa bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2018 bütçesi kabul edildi.

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/alan-bazli-kentsel-donusum-icin-geri-sayim/

Kentsel dönüşümde tebligat sorunu böyle aşılacak!

Şehircilik Şurası’nın, “Şehirlerimizde Kimlik, Planlama ve Tasarım”, “Kentsel Dönüşüm, “Şehirleşme, Göç ve Uyum”, Şehirleşmenin Yeni Vizyonunda Yerel Yönetimlerin Rolü” başlıklı 4 ayrı konuda yaklaşık 10 aydır çalışmaları sürüyor.
Şurada şehircilikle ilgili pek çok önemli konu ele alınıyor. Bunlardan biri de kentsel dönüşümde yaşanan tebligat sorunu oldu.

 

 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Şehircilik Şurası Yönlendirme Kurulu Başkanı Refik Tuzcuoğlu, şurada görüşülen konuları şöyle özetledi: “Bunlardan biri kimlik ve tasarım, diğeri ise kentsel dönüşüm. Deprem bölgesi bir ülke olarak kentsel dönüşümden vazgeçemeyiz ama kentsel dönüşüme bakışımız değişecek.”

Şuradan sonra özellikle kentsel dönüşümde yeni yöntemler geliştirileceğini anlatan Tuzcuoğlu, Türkiye’nin bir gerçeği olan kentsel dönüşümde mesafe alındığını dile getirerek, “Bu sürecin yeniden değerlendirilmesi, bundan sonra devam edecek kentsel dönüşümlerle ilgili daha etkin formüllerin geliştirilmesi, daha doğru adımların atılması ve elde edilen tecrübe birikimi ile geleceğe emin ve kararlı bir şekilde yürünmesi adına çok güzel değerlendirmeler oldu.” ifadelerini kullandı.

 

“Vatandaşın işleri kolaylaşacak”

Kentsel dönüşümdeki mevcut durumda sürecin hızlı yürümesini engelleyen durumlar olduğuna işaret eden Refik Tuzcuoğlu, şöyle devam etti:

“Kentsel dönüşümde işleyişi tıkayan hususlardan bir tanesi tebligatlardaki yöntem. Bir kişiye tebligat yapılamadığı zaman oradaki kentsel dönüşüm tıkanabiliyor. Miras ve intikal davaları doğrudan ilgili olmamakla beraber, dönüşüm sürecini tıkayabiliyor. Şura komisyonları sorunları masaya yatırdı, bu ve benzer birçok konuda tavsiye kararları geliştirdi. Elektronik tebligat sisteminin devreye sokulması gibi bazı usullerin yapılması yönünde çalışma komisyonlarının tavsiye kararları oldu. Bunların tamamı şuranın genel kurulunda bir kez daha değerlendirilerek sonuçlandırılacak. Şura sonucunda kentsel dönüşümün yürüyüşünde yepyeni usullerle karşılaşacağız. Biz bu kararları mevzuata da aktaracağız. Böylece kentsel dönüşümde daha pratik, daha hızlı ve sosyal boyutları da içeren yeni usullerle tanışacağız. Vatandaşın işleri kolaylaşacak, süreçler daha hızlı ilerleyecek.”

 

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/kentsel-donusumde-tebligat-sorunu-boyle-asilacak/

“Kentsel dönüşüm çok önemli bir fırsat”

Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER’in Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin, ‘8 Kasım Dünya Şehircilik Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, toplumu ve sektörü, şehircilik sorunlarıyla ilgili daha çok düşünmeye davet eden Dünya Şehircilik Günü’nde, doğru şehirleşme bilincini oluşturmak adına kentsel dönüşümün önemini kamuoyuna anlatmalıyız” dedi.

“Ada bazlı kentsel dönüşümün önemini kamuoyuna anlatmalıyız”
Kontrolsüz şehirleşme ile bugünlere gelindiğini belirten Doç. Dr. Feyzullah YETGİN şu şekilde konuştu: “Kentsel dönüşüm süreci şehirlerimizi geliştirmek, değiştirmek ve dönüştürmek adına bir fırsattır. Bu fırsatı en ideal şekilde değerlendirmek için yapılaşma tercihlerinde tarihi ve çevresel dokunun gözetilerek konunun bir bütün olarak ele alınması, dönüşüm süreçlerinin şehirlerimizin altyapı, yeşil ve sosyal alan gibi talep ve ihtiyaçlarına göre planlanması ve tüm sürecin yapısal düzenlemelerle desteklenmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Bugün hepimizin, sadece bina bazlı değil, ada bazlı kentsel dönüşümün önemini kamuoyuna anlatmamız gerekiyor. Bugün bu hususta atılacak her doğru adım gelecek nesilleri bilinçlendirmek ve daha sağlıklı şartlarda yaşayabilmelerini sağlayabilmek için miras niteliği taşımaktadır.”

Geleceğin şehirlerinde sürdürülebilir yapılar öne çıkacak
Akıllı şehirler ve doğru şehirleşmenin önemine vurgu yapan Doç. Dr. Feyzullah Yetgin, “Akıllı şehir seviyesine ulaşabilme yolunda yerel yönetimlerin vizyon ve kararlılıkları çok önemli. Yakın gelecekte akıllı şehirler kapsamında, enerji ve su tasarruflu, hatta sıfır enerjili ve sürdürülebilir yapılar daha fazla öne çıkacak. Geleceğin şehirlerinde, akıllı ve esnek altyapılar için yenilikçi teknolojileri kullanma, dijital dönüşüm ile ortaya çıkan yeni iş modellerinden faydalanma, akıllı şehirler için gerekli şehir planlamalarının yapılması, kentsel altyapılar için yeni finansal araçların ortaya konması daha fazla gündeme gelecek” diye konuştu.

“Gelişen kentler” kavramı önemli
Ülkenin gelişiminin şehirlerden başladığını ifade eden, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin, “Sektörümüz açısından ‘Gelişen Kentler’ kavramı büyük önem taşıyor. Biz de İstanbul, Ankara gibi metropoller dışında, gelişmekte olan şehirlerimizin de ülkemizin gelişimi ve değişimi açısından çok önemli olduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda bu kentlerimizin yatırım anlamında büyük fırsatlar sunduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda Anadolu’daki kentlerimize dikkat çekmek, bu şehirlerimizin yatırım fırsatlarını sektör temsilcileri ile buluşturmak; onların sesini ulusal ve uluslararası alanlarda duyurmak ve büyüme potansiyeli barındıran bu kentlerimize yatırım yapılmasına ön ayak olmak amacıyla belediyenin de desteğini alarak “Gelişen Kentler Zirveleri”ni düzenliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

 

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/kentsel-donusum-cok-onemli-bir-firsat/