Hz. Muhammed Hayatı Kısa

Hz. Muhammed Hayatı hakkında bilgi, Hz. Muhammed Hayatı kısa bilgi veriyoruz.

Hz. Muhammed (S.A.V) 571 senesinde Mekke de doğdu. Dünyaya gelmeden evvel babası öldü. Daha bebek yaşlarda da annesi vefat etti. Annesi ve babası vefat eden Hz. Muhammed’e bir müddet dedesi Abdulmuttalip sahip çıktı. Dedesi vefat ettikten sonra amcası Ebu talibin himayesine giren Hz. Muhammed küçük yaşlarda ticarete atıldı. Bir yandan da Mekkede puta tapan insanlara karşı çıkıyor zaman zaman bunaldığı sıralarda herkesten uzak Hira mağarasında kendisiyle baş başa kalıp düşünüyordu.

O sıralarda H.z haticeyle tanıştı ve onunla izdivaç gerçekleştirdi. Hz.Hatice validemizden Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma adında altı çocuğu oldu. Oğulları Kasım ve Abdullah çok küçük hayata gözlerini yumdu. Bir gün dinlenmek için gittiği Hira mağarasına vahiy meleği olan Cebrail geldi ve ona ilk vahiy olan oku emrini verdi. Böylece Hz. Muhammed’e (S.A.V) 40 yaşında peygamberlik vakıf oldu.

 Ona ilk iman eden Hz. Hatice ve  Hz. Alidir. Daha sonra ise Zeyd bin harise ve Hz. Ebu Bekir iman etti. Sonraları ise bir çok insan bu çağrıya kulak verdi ve onlara katıldı. Müslümanlığın yayıldığı gören Mekke’nin ileri gelen müşrikleri Müslümanlara türlü eziyetler işkenceler uyguluyorlardı. Müslümanları dinlerinden vazgeçirmek için tehdit ediyorlardı. Bu zulümlerden kurtulmak isteyen Müslümanlar kısım kısım Habeşistan’a hicret etti. Sonunda Hz.Muhammed’in (S.A.V) emriyle tüm Müslümanlar Medine’ye hicret etti.

Önce giden Müslümanlar ardından da Hz. Muhammed ve arkadaşı Hz. Ebu Bekir Medine’ye hicret etti. Medine yerlileri nam-ı diğer ensarlar Müslümanları misafirperverlikle karşıladılar. Medine yerlileriyle ensarlarla Mekke’den hicret edenler muhacirler artık kardeş ilan edildi. Böylece Medine’de İslam devletinin temelleri atıldı. İslam devletinin kurulmasıyla müşrikler daha da galeyana geldi ve  Müslümanlara saldırmaya başladı. Böylece ilk savaş Bedir savaşı başlatıldı. Müslümanlar ticaret için gelen bir Mekke kervanını Mekkede bıraktıkları eşyaları yerine el koymak istediler bunu öğrenen Mekkeliler savaşı başlattı.
 Bedir kayalıkları mahallinde başlayan savaşı Müslümanlar kazandı. Böylece Şam ticaret yolu Müslümanlara açıldı. Savaşta esir tutulan müşrikler  10 müslümana okuma yazma öğretmek şartı ile affedildi. Mekkeli müşrikler yenilgiyi hazmedemeyince intikam almak için Uhud savaşını başlattı. Uhud savaşının başında Müslümanlar öndeyken Peygamber Efendimizin görevlendirdiği okçuların yerlerinden ayrılmasıyla Müslümanlar yenilgiye uğradı. Fakat yinede müşrikler kesin bir galibiyet alamadılar. Daha sonra hendek savaşı  başladı Çünkü biraz güç toplayan Mekkeliler Müslümanları yerle bir etmek istiyorlardı. Bunu öğrenen Müslümanlar Selman-ı Farisinin fikrini benimseyip Medinenin çevresine çukurlar kazdılar ve savunmaya geçtiler. Bu teknik işe yaradı ve Müslümanlar galibiyetle çıktılar savaştan. 628 yılında tüm Müslümanlar hacca gitme kararı aldılar.
Bunu suyan Mekkeliler endişelendi ve gelen Müslümanları içeri almayarak Hudeybiye anlaşmasını imzaladılar. Hudeybiye anlaşması Müşriklerin Müslümanları tanıdığını gösteren ilk anlaşmadır. 629 yılında Müslümanlar hayberi ele geçirdi. Hayberin ile  Şam ticaret yolu da Müslümanların himayesine girdi. Bu fethin ardından Müslümanlar ilk kez bizansla cenk etti. Mutede çarpışan ordular sonuç elde edemeden geri döndüler. 630 senesinde ise nihayet Mekke fethedildi. Mekke ele geçirildikten sonra Arap yarım adası hızla Müslümanların himayesi altına girdi. Müslümanlar ve putperest Arap kabileleri arasında çıkan Huneyn savaşını da Müslümanların galibiyetiyle sonlandı. Huneyn’den zaferle çıkan Müslümanlar daha sonra Taif şehrini kuşattılar. Hz muhammed’in son seferi ise tebük seferidir. Hz. Muhammed (S.A.V) son kez Müslümanlarla veda haccı yapmıştır. Veda haccında Müslümanlara seslenen Hz. Muhammed 632 yılında Medine de bu dünyaya gözlerini yumdu şu anda ise kabri Medine de Ravza-ı Mutahhare dadır.
Hz. Muhammed’in Hayatı Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen yazabilirsiniz.

Ahmet Serdar Oral Kimdir?

Ahmet Serdar Oral, ünlü oyuncu Özgü Namal Hanımefendinin sevgilisi olarak bilinen kişidir. Ahmet Serdar Oral magazin dünyasında sıklıkla yer almadığından dolayı kendisini merak eden kişi sayısı bir hayli fazladır. Ahmet Serdar Oral kimdir sorusunu soran kişiler özellikle Özgü Namal Hanımefendinin hayranlarıdır.

Ahmet Serdar Oral 30’lu yaşlarda olan iş adamıdır. Kendisi magazin dünyasında popüler olmadığından sınırlı sayıda bilgiye ulaşmış durumdayız. Reklamcılık alanında faaliyet göstermekte olan Oral Bey Ferco Holding kuruluşunun ortaklarından birisi olduğu bilinmektedir.

Ahmet Serdar Oral isminin bu denli merak edilmesindeki temel sebep ünlü çiftin bebek bekliyor olmasıdır. Magazin dünyasına düşen bilgilere göre ünlü çiftin bebeklerinin cinsiyeti belli olmuş ve kendileri erkek bebek beklediklerini açıklamış bulunuyor. Uzun zamandan beri çocuklarına hangi ismi vereceklerini düşünen çift sonunda “Nefes” isminde karar kılmış görünüyor.
ozgu namalÖzgü Namal özellikle bu hamilelik olayından dolayı bir süre boyunca oyunculuk dünyasındasın uzak kalacak gibi görünüyor. Henüz ünlü isimler bu birliktelik ve hamilelik mevzusu hakkında resmi bir açıklama yapmadığından bu ortaya atılan şeylerin birer dedikodudan ibaret olduğunu bilmenizi isteriz. Yetenek Sizsiniz jüri üyelerinden birisi olan Özgü Namal Hanımefendi kısa süre içerisinde bu konu ile alakalı bir açıklama yapacak olursa sizlere bu konu hakkında bilgi vermeye devam edeceğiz.

Neşet Ertaş Hayatı

Kısa bir süre önce aramızdan ayrılan Neşet Ertaş kimdir, Neşet Ertaş hayatı hakkında kısa bilgiler aktaralım. Ayrıca yazımızın sonunda Neşet Ertaş şiirlerine göz atabilirsiniz.

Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinde doğmuş, abdal müziğinin son temsilcisidir. Ünlü Türk ozanı ”Bozkırın Tezenesi” lakabıyla da bilinir. Bozlak formunun en önemli ustasıdır. Babası Ozan Muharrem Ertaş, annesi Döne hanım’dır. Annesinin ölümünün ardından annesinin köyü Yozgat’ın Kırıksoku köyünde çocukluk çağlarını geçirmiştir..

Babası Muharrem Ertaş’ı kendisine örnek almış, ve onun yolunu kendine yol bilmiştir. Henüz okul çağına gelmeden keman çalmayı öğrenmiş. Ardından ise bağlama çalmayı öğrenmiştir. Bağlamayı öğrenmesiyle, babası ile beraber sazını eline alıp, düğün ve toplantılarda saz çalmış türküler söylemiştir.

Neşet Ertaş hayatı

Tek idolünün babası Muharrem Ertaş olduğunu belirten sanatçı ilk plağını, 1950’li yıllarda babasının kaleme aldığı “Neden garip garip ötersin bülbül” isimli türküye çıkarmıştır. Bu plağın halk tarafından sevilmesi ve ilgi görmesiyle kendi eserlerini kaleme almaya başlamış ve bir biri ardında plak çıkarmaya devam etmiştir.

1960’lı yılların girmesiyle bağlama denildiğinde ilk akla gelen bir isim olmuştur. Ankara’da yaşam sürmeye başlayan ozan, yaşadığı hastalık nedeniyle Almanya’ya kardeşinin daveti sayesinde gitmiş ve oraya yerleşmiştir. Orada hastalığının tedavisini yaptıran Ertaş, türkülerini kaleme almayı ve bestelemeyi bırakmamıştır. 2000’li yıllarda Türkiye’ye dönmüş ve sanat hayatına bıraktığı yerden devam etmiştir.

Dokuzuncu cumhurbaşkanının ona takdime tmek istediği, devlet sanatçısı ünvanını şöyle geri çevirmiştir;

“Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, buna ek olarak bir devlet sanatçısı unvanı ayrımcılık yapılıyor gibi hissederim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam daha çok mutlu olurum. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, yalnızca TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım” demiştir.

Unesco’nun yaşayan insan hazineleri diye nitelendirdiği sanatçılar arasındadır. 25 Eylül 2012 Salı günü tedavi gördüğü İzmir’de hayatına ve sevenlerine veda etmiş. Tüm ülkeyi yasa boğmuştur.

Kendisi ve bıraktığı eserleri ile halkın gönlünü fethetmiş. Aramızdan ayrılsa dahi bıraktıklarıyla ölümsüzdür. “gönül” sözcüğünün geçmediği neredeyse bir tek türküsü olmayan büyük ustayı daima gönüllerimizde olacaktır.

Neşet Ertaş’ın kendi kaleminden hayatı

Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama muharrem, anama döne
Dediysen atayı bildin dediler

Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler

O zaman babamdan öğrendim sazı
Engin gönül ile hakk’a niyazı
O yaşımda yaktı bir ahu gözü
Mecnun gibi çölde kaldın dediler

Zalım kader devranını dönderdi
Tuttu bizi ibikli’ye gönderdi
Babam saz çalarken bana zil verdi
Oynadım meydanda köçek dediler

Anam döne ibikli’de ölünce
Tam beş tane öksüz yetim kalınca
Beşimiz de perişan olunca
Babamgile burdan göçek dediler

Yürüdü göçümüz tefleğe doğru
Bu hali görenin yanıyor bağrı
Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
Bunlara bir ana bulun dediler

Yozgat’ın kırıksoku köyü’ne vardık
Bize ana yok mu diyerek sorduk
Adı arzu dediler bir ana bulduk
İşte bu anadır buldun dediler

En küçük kardaşı kayıp eyledik
Onun için gizli gizli ağladık
Üstelik babamı asker eyledik
Yine öksüz yetim kaldın dediler

Zalım kader tebdilimi şaşırttı
Heybe verdi dalımıza devşirtti
Yardım etti yerköy’üne göçürttü
Biraz da burada kalın dediler

Yerköy’den kırıkkale’ye geldik
Babam saz çalarken biz çümbüş aldık
Kırşehir’e varınca kemanı çaldık
Aferin arkadaş çaldın dediler

Yarin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yere dünür gönderdim
Başlık çok istemişler haberin aldım
İstemiyor yarin seni dediler

Kırşehir’de yedi sene kalınca
Düğün düzgün hepsi bize gelince
Burada herkese yer daralınca
Ankara’ya gider yolun dediler

Ankara’da (sünnetçi) veysel usta’yı buldum
Epeyce eğleştim, evinde kaldım
Yüz lirayı verip bir yatak aldım
Etti isen böyle buldun dediler

Bir ev kiraladım münasip yerde
Kaldı kavim kardaş hep kırşehir’de
Bu aşk hançerini vurdu derinde
Çaresini bulmazsan öldün dediler

Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Bunu da içeriye alın dediler

Eserleri;

Açma Zülüflerin Yellere Karşı
Ağla Sazım Ağlanacak Zamandır
Ah Yalan Dünya
Ahirim Sensin
Ahu Gözlerini Sevdiğim Dilber
Al Yanak Allanıyor
Aman Dünya Ne Dar İmiş
Anladım Evelden Böyledir Takdir
Aşk Ataşı Düştü Garip Gönlüme
Aşkın Beni Del’eyledi
Aslanım Eller 1
Ay Dost Deyince Yeri Göğü İnleten
Ayva Turunç Narım Var
Az Mı Çektim
Bağışla Sevdiğim Hakkı Seversen
Baharı Görmedim
Bahçada Gül Ağacı
Bahçadan Aşıyor Ayvanın Dalı
Başım Alıp Çıksam Bir Yüce Dağa
Ben Miyim Dünyada Bir Bahtı Kara
Bir Anadan Bu Dünyaya Gelince
Bir Güzel Gördüm
Böyle Olur Mu
Bütün Ahbaplar Ansın Adını
Canana Doyulur Mu
Ceylan (Sensin Bu Dağların Meralı)
Çiçekdağı Derler (Oyun Havası) 1
Çiçekdağı Derler (Oyun Havası) 2
Çiçekler İçinde Menevşe Baştır 2
Dağlar Başı Karlı Olur
Dağlar Dağladı Beni
Deli Boran (Bozlak)
Dinek Dağı 2
Dinle Sana Bir Sözüm Var
Dünya (Yürü Durma Yürü)
Evvelim Sen Oldun
Garibin Dünyada Yüzü Gülemez
Gel Sevelim
Gel Yanıma
Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor 1
Gönül Dağı
Gönül Yari Bulmayınca
Gülüşün Gülden Güzel
Güzele Bakması Sevaptır
Halime Gız Çay Aşağı Gidiyor
Halimenin Aşıkları
Hapishanelere Attım Postumu
Hapishanelere Güneş Doğmuyor
Hata Benim Günah Benim
Hele Bakın Şu Feleğin İşine
İki Büyük Nimetim Var
İnsan (Gözleri Kör Değil)
Kahveyi Kavuranlar
Kale Kaleye Bakar (Sürmeli)
Kalkın Semaha Dönelim
Kar Mı Yağmış Yüce Dağlar Başına
Kar Yağar Kar Üstüne
Karanfil Ekeceğim
Karga Olan Gül Kıymeti Bilemez
Karlı Dağlar Geçit Vermez
Kaşların Karasına
Kendim Ettim Kendim Buldum
Kesik Çayır Biçilir Mi
Kibar Kızın Saçları Sallanıyor
Kına Mı Yaktın Eline (Emine)
Kızılırmak Can İncitme
Köprüden Geçti Gelin
Kova Kova İndirdiler Yazıya 1
Kurusa Fidanım Güllerim Solsa
Küstürdüm Gönülü Güldüremedim
Mevlana (Yok Değilsin)
Mutlu Olsun
Nar Tanesi (Sevda Olmasaydı)
Naz Eyleme (Gurban Olduğum)
Ne Dersin (Gönül Arzediyor) 1
Ne Güzel Yaratmış
Ne Olur Sevdiğim (Gel)
Ne Söyleyeyim
Ne Yaşamış Ne Yaşar
Nedir Bu Başımda Bu Sevda
Nerde Ne Arıyon
Neredesin Sen
Neyledin Dünya (Aydos)
Niye Çattın Kaşlarını
N’olur Gelin N’olur
O Sen Misin O Sen Misin
O Şirin Sözlerine
Şad Olup Gülmedim Eller İçinde
Sanki Sam Yelisin (Belalı Kader)
Seher Vakti Çaldım Yarin Kapısını 2
Sevda Gitmiyor (Leyla Leyla)
Sevdayı Çekip De Gönülü Bilen
Sevdiğim (Bir Nazar Eyledim)
Sevgi Mengisi
Sevgidir Sevgi
Şirin Kırşehir
Şu Fani Dünyaya Geldim Gidiyom
Su Gelir Millendirir
Suda Balık Oynuyor
Taramış Zülfünü
Tatlı Dile Güler Yüze (Doyulur Mu)
Vay Vay Dünya
Yanarım Senin Aşkına
Yandı Bağrım
Yanıyorum Yanıyorum
Yardan Ayrı Düşeli
Yare Gidem
Yazımı Kışa Çevirdin (Leyla) 1
Yine Bir Hal Oldu
Yine Haber Gelmiş
Yolcu (Bir Anadan)
Yörü Bre Yalan Dünya
Zamana Uymasını Bil
Zorumuş Meğer
Zülüf Dökülmüş Yüze

Neşet Ertaş’ın Hayatı Hakkında Düşüncelerinizi Alttan Hemen Paylaşabilirsiniz.

Mustafa Kemal Atatürk Hayatı Kısa

Mustafa Kemal Atatürk Kimdir kısaca, Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı Kısa Özet

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik’te doğdu. Ali Rıza Efendi babası, Zübeyde Hanım ise annesidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim aldığı okullar baştan sonra şöyledir; ilkokul eğitimini Mahalle Mektebinde ve Şemsi Efendi Okulunda, ortaokul eğitimini Selanik Mülkiye Rüştiyesi ve Selanik Askeri Rüştiyesinde, lise eğitimini Selanik Askeri İdadisi, üniversite eğitimini ise Harp Okulu ve Harp Akademisinde almıştır.

1893 yılında Askeri Rüştiye’de okurken matematik öğretmeni ona Kemal ismini verdi ve böylece  ismi Mustafa Kemal oldu. Harp Akademisi’nden yüzbaşı ünvanını alarak mezun olan Mustafa Kemal Şam’da göreve atıldı. Osmanlı Devleti hakim iken Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’na katıldı.

I. Dünya Savaşı nihayete erdiğinde Mondros Ateşkes antlaşması imzalanması ile vatan topraklarını paylaşılacaktı. Fakat duruma el koyan Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak milli mücadelenin temellerini attı. Havza ve Amasya Genelgelerini yayınladı. Erzurum ve Sivas Kongrelerini toplayan Mustafa Kemal Sivas Kongresi’nden sonra İstanbul Hükümeti ile Amasya Görüşmesini yapınca İstanbul Hükümeti, Temsil Heyetini devlet önünde tanımış sayıldı.

23 Nisan 1920 tarihinde TBMM’nin açılmasına önder olan Mustafa Kemal Meclis tarafından da Hükümet Başkanı seçildi. 5 Ağustos 1921’de yine Meclis tarafından Başkomutan seçildi. Sakarya Savaşı’nın kazanılmasındaki büyük emeklerinden dolayı Gazilik ünvanı ve Mareşallik rütbesi ile şereflendirildi.

29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi ve Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı koltuğuna oturdu. 1934 yılında Gazi Mustafa Kemal’e meclis  “Atatürk” soyadını layık gördü.

10 Kasım 1938 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda hayatına veda etti.

Atatürk Hayatı Hakkında

Atatürk’ün Eşi Fikriye Hanım Kimdir

Fikriye Hanım Kimdir, Atatürk’ün Eşi Fikriye Hanım Hayatı Kısaca

1887 yılında Selanik’de dünyaya geldi. Aynı zamanda Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın ikinci eşi Galip Bey’in yeğenidir. Daha çocuk yaşlarda Mısırlı biriyle izdivaç yapmış ancak evliliği yürümemiştir. Biten evliliği nedeniyle tekrar ailesinin yanına yerleşen Fikriye Hanıma 1923 yılına kadar Çankaya Köşkü’nde Atatürk’te yardım etmiştir.

fikriye hanım

Narin yapıda olan Fikriye hanım bu özelliği nedeniyle çok sık hastalanırmış hatta bu nedenle eğitimi de yarım kalmıştır. Bu özelliği psikolojisi ve hayatını etkilemiştir. Ciğerlerinden rahatsız olan Fikriye hanım Münih’e gitmek mecburiyetinde kalmıştır. Ancak Mustafa Kemal’e sevdalı Fikriye Hanım, Atatürk’ün Latife Hanım’la izdivaç yaptığını duyar duymaz Türkiye’ye gelmiştir. Bir kaç gün Çankaya Köşkü’nde kalmış ardından ise İstanbul’a yerleşmiştir. 1924 yılında Ankara’dan gitmeden Münih’ten Atatürk’e için aldığı hediyeyi takdim etmek amacıyla Çankaya Köşkü’ne gitmiştir. Başyaver, Atatürk’ü görmesine izin vermemiş ve bu olayı Fikriye hanım kabullenememiştir.  Çankaya Köşkü’nün önünde silahla kendini vurarak hayatına kıymıştır.