Nükleer tıp yöntemlerinde olduğu gibi PET’te de, çok küçük miktarlarda, radyoizotop denen radyoaktif maddeler kullanılır. PET’te görüntülenebilmesi için radyoizotop, GLİKOZ veya dokular tarafından etkin olarak kullanılan bir hormon gibi, taşıyıcı görevi gören bir maddeye eklenir. İzotop/taşıyıcı madde bileşimi, kan dolaşımına zerk edilir, vücudun görüntülenecek olan bölgesine ulaşır ve biyolojik olarak en etkin olan dokularda yoğunlaşır.
Bu görüntüleme tekniği, adını, diğer partiküllerle çarpışıp gama ışınları yayan radyoizotopun ürettiği, pozitron partiküllerinden alır. Başınızın veya vücudunuzun etrafında bulunan geniş bir dedektör halka, gama ışınlarını toplar. Daha sonra bir bilgisayar, renk değişimleri kullanarak, bilgiyi, gerek yapının, gerekse yüksek ve düşük aktiviteye sahip bölgelerin detaylı bir görüntüsüne dönüştürür.
Başlangıçta, PET görüntüleme, başlıca beyin ve kalp işlevlerini incelemek üzere, araştırma amaçlı kullanılıyordu. PET görüntüleme, büyük tıp merkezlerinde, hastalıkları teşhis ve tedavi etmede, gün geçtikçe daha fazla kullanılmaya başlamıştır. Kanseri iyi huylu kitlelerden ayırt etmek, kardiyak egzersiz testleri uygulamak ve gizli enfeksiyon kaynaklarını tanımlamak, uygulama alanlanndan bazılarıdır. Teknik, inme vakalarından sonra beyin işlevinin haritasını çıkarmada veya beyinle ilgili hastalık vakalarının incelenmesinde, yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kullanılan radyoaktivite miktarı çok düşük olduğu için, PET görüntüleme çok az risk arz eder. Acı vermeyen bir yöntemdir, Bazı doktorlar, PET görüntülemenin yerini, vücuda radyoaktif madde zerk etmeyi gerektirmeyen ve daha basit bir yöntem olan, fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemenin (bir önceki sayfaya bakınız) alacağına inanmaktadır.