Bakterilerin doğası gereği, yeni antibiyotiklerin problemi erteleyeceklerini tahmin etmek yanlış olmaz; zaman için de bakteriler onlara karşı dirençli hale geleceklerdir. Böylece,bu probleme antibiyotikler yerine bitkisel ilaçlar ile çözüm aramak büyük ümitler vaadetmektedir, çünkü bitkiler antibiyotiklerden çok daha karmaşık bir kimyasal yapıya sahiptirler. Örneğin, sarımsağın 33 sülfür birleşiği, 17 amino asit ve bir düzine diğer birleşiklere sahip olduğu gösterilmiştir. Bunun aksine, farmosötikler sadece bir tek birleşikten meydana gelmişlerdir.
Penisilin penisilindir, tetrasiklin tetrasiklindir. Aslında farmosötik antibiyotikler basit maddelerdir, karışık değildirler ve bu yüzden bakteriler onların etkilerini nasıl dönüştüreceklerini çok kolaylıkla anlayabilmektedirler. Ama sarımsak gibi bitkiler çok karmaşıktırlar. Örneğin, bir diğer iyileştirici bitki beyaz civanperçemi bu güne kadar tespit edilebilmiş 120’den fazla değişik birleşiğe sahiptir. Bir kişi beyaz civanperçemini bitkisel ilaç olarak aldığında gerçekte 120 değişik ilacı vücuduna almaktadır ve bütün bu ilaçların her biri, biri birileri ile evrimsel bir denge içindedir. Onlar insan vücudunun içinde biri birilerinin etkilerini güçlendirir, arttırır ve yatıştırır. Bu karmaşık kimyasal madde ile karşılaştığında, istilacı bakteriler için direnç geliştirme veya antibiyotiğin darbesinden kaçınma çok daha zor olmaktadır. Belki de kaçınılmaz olarak, bilim adamları farkında olmadan bitkisel ilaçları taklit etmeye başlıyorlar.
Farmosötik ilaçların karıştırılmasının daha iyi iş göreceğini keşfediyorlar; aynı anda iki bazen de üç antibiyotiği bir arada kullanıyorlar. Bu hala bitkisel ilaçların karmaşıklığından çok uzaktır ve bu basit bitkisel ilaç taklidi hala yeterli değildir; bakteriler farkına varıp karışımlara karşı direnç geliştirmektedirler.