Bağırsak anastomozları dayanıklılıklarını çok çabuk kazanırlar, birinci haftanın sonunda, çevre normal dokulardan daha fazla açılmalara karşı koyacak güce ulaşır. Bunun bir sebebi, yaralanmalarda bağırsağı çevreleyen oluşumlar, yaralanmaya yanıt olarak fazla kollajen kaybeder ve bunun sonucu sağlamlıklarını yitirirler. Bu yüzden, anastomoza birkaç milimetre mesafedeki perforasyonlar anastomozdaymış izlenimi verir. Kenar sağlamlıkları, mide ve ince bağırsakta daha çabuk gelişirse de bu konuda sindirim kanalı deriye benzerlik gösterir. Yaralanma sonucu gelişen ödem ve endurasyon bu bağırsak parçasındaki distansiyonu sınırladığından yara açılmalarına karşı koruyucu görevi yapar.
Bir sindirim peptidi olan urogastrone ve bağırsağın epitelyal değişimi, kanlanmasının sınırlı olmadığı bölgelerde yara iyileşmesini etkileyici özellik gösterir.
Kollajen sentezini geciktiren veya kollajen harabiyetini arttıran herhangibir olay perforasyon ve sızdırma riskini arttırır. Onarım gerginliğinin hızla artmasının beklendiği 4 – 7. günler arasında, sızdırma şanssızlığı, en yüksek boyutlara ulaşır. Özofagus ve kolon anastomozları çevresinde gelişen lokal enfeksiyonlar harabiyeti arttırıp sentezi geciktirmek suretiyle perforasyonlara yol açar. Her ne kadar, anastomozlarda cerrahın amacı birincil iyileşimse de çoğu anastomozda iyeleşim ikinci türdedir. İçeri gömülen veya uçuca yapılan anastomazlardaki iyileşim dışa devrik (everting) anastomozlardan daha mükemmeldir.